Hamiyet Yüceses: Bir Sanatçının Hikayesi
Hamiyet Yüceses, 20 Haziran 1915’te İstanbul’da, marpuç ustası Halil Efendi ve Kadriye Hanım’ın kızı olarak dünyaya geldi. Eğitimine Hacı Kadın İlkokulu’nda başlayan Yüceses, küçük yaşlardan itibaren sesinin güzelliğiyle çevresindeki herkesin dikkatini çekmeyi başardı.
Hamiyet Yüceses’in Sanat Yaşamı
Sanatçı, 1926 yılında henüz 11 yaşındayken ailesinin maddi zorlukları nedeniyle sahneye çıkarak şarkı söylemeye başladı. İlk konserini Burhaniye’de veren Yüceses, ardından Anadolu’nun pek çok kentinde sahne alarak yeteneklerini geliştirdi. Uzun bir süre Gaziantep’te yaşayan sanatçı, 1931 yılında Beyoğlu’nda ünlü sanatçı Safiye Ayla ile birlikte sahneye çıkmaya başladı. Aynı yıl Kadıköy’de yapılan bir yarışmada Türkiye Ses Kraliçesi unvanını kazandı.
İstanbul’da ilk sahneye çıktığı dönemde mikrofonun bulunmadığını ifade eden Yüceses, bu süreçte Selahattin Pınar, Sadettin Kaynak, Yesari Asım Arsoy, Mısırlı İbrahim ve Bimen Şen gibi ünlü sanatçılardan özel dersler aldı. İstanbul Radyosu’nda çeşitli programlarda yer alan sanatçı, Sahibinin Sesi, Columbia ve Odeon gibi firmalarla birçok plak kaydetti.
Hamiyet Yüceses’in Eşi Kim?
Besteci Sadettin Kaynak’ın sesine uygun besteler yaparak dikkat çeken Yüceses, soyadı kanunu çıktığında Sadettin Kaynak ve Selahattin Pınar’ın ısrarıyla Yüceses soyadını aldı. 1940 yılında deniz astsubayı Fethi Yüceses ile evlenen sanatçının eşi, Atılay adlı denizaltının batması sonucu 14 Temmuz 1942’de hayatını kaybetti. Bu kaybın ardından söylediği “Gitti de Gelmeyiverdi” adlı parça büyük beğeni topladı. Yüceses, asıl şöhretini ise sözleri Abdülhak Hamit Tarhan’a, bestesi Mehmet Baha’ya ait olan “Makber” şarkısıyla kazandı.
Yüceses, 1944’ten 1955’e kadar Kemal Mollaoğlu ile evli kaldı. Daha sonra 1956’da sahne performansı sırasında tanıştığı tıp fakültesi öğrencisi Osman Sabuncu ile 40 yıl süren bir evlilik yaptı.
Hamiyet Yüceses’in Sanat Yaşamı
İstanbul’un dönemin ünlü gazinolarında assolist olarak sahne alan sanatçı, 1944 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Müziği İcra Heyeti’nde görev alarak müzik kariyerini daha da ileri taşıdı. Gazele olan tutkusunu her fırsatta dile getiren Yüceses, 1946 yılında Hacı Arif Bey’in “Bakmıyor Çeşm-i Siyah” eserini bir gazelle birlikte seslendirdi ve büyük ilgi gördü.
1949 yılında Yeni İstanbul Radyosu’nda çalışmaya başlayan Yüceses, Üniversite Talebe Birliği’nin düzenlediği Edebiyat Yarışmasında “Hamiyet Mükafatı” ödüllerini dağıtarak genç sanatçılara destek verdi. “Efsuncu Baba”, “Affet Beni Allahım”, “Kanun Namına”, “Soygun”, “İncili Çavuş” gibi sinema filmlerinde de şarkı söyleyen Yüceses, 1981 yılında sahne hayatına veda etti.
1988’de Son Kez Sahneye Çıktı
Hamiyet Yüceses, 1987 yılında Pera Palas Oteli’nde adına düzenlenen bir gecede ve 1988’de Hürriyet Gazetesi’nin Altın Kelebek Ödül Töreni’nde son kez sahneye çıktı. “Makber” (Her Yer Karanlık), “Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine”, “Ben Küskünüm Feleğe” ve “Bakmıyor Çeşm-i Siyah” gibi Türk sanat müziği eserlerini büyük bir ustalıkla yorumlayan Yüceses, sanat hayatı boyunca yaklaşık 500 taş plak, 37 adet 45’lik ve 8 long play albüm çıkardı.
Hamiyet Yüceses Ne Zaman Öldü?
1996 yılında tatil için gittiği Muğla’nın Marmaris ilçesinde hastaneye kaldırılan Yüceses, 10 Temmuz’da, 81 yaşındayken hayata veda etti. Cenazesi İstanbul’a getirilerek Üsküdar’daki Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.