Robert Oppenheimer
Cillian Murphy’nin başrolde olduğu Christopher Nolan imzalı Oppenheimer adlı film, izleyicilere dönemin en tartışmalı figürlerinden birinin yaşam hikayesini sunuyor. Bu bağlamda, Robert Oppenheimer’ın kim olduğu, nereli olduğu ve yaşamı hakkında birçok soru akıllarda yer ediyor. Peki, Robert Oppenheimer kimdir, ne zaman öldü? Robert Oppenheimer neyin mucidi?
ROBERT OPPENHEİMER KİMDİR?
Julius Robert Oppenheimer, 22 Nisan 1904 tarihinde New York’ta doğmuş olan, bilim ve teknoloji dünyasında “ilk nükleer bombanın babası” olarak tanınan bir Amerikalı fizikçi ve üniversite profesörüdür. 1930’lu yılların başında, fizik alanında yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Oppenheimer, İkinci Dünya Savaşı sırasında yürütülen Manhattan Projesi’nin başkanlığına atanmıştır. Bu projeyle, atom bombasının geliştirilmesi amaçlanmıştır.
Savaş sona erdikten sonra Oppenheimer, yeni kurulan ABD Atom Enerjisi Komisyonu’nun etkili Genel Danışma Komitesi’nin başkanı olmuştur. Bu rolü sayesinde, nükleer silahların yayılmasını önlemek, nükleer enerjinin uluslararası düzeyde kontrolünü sağlamak ve Sovyetler Birliği ile olan nükleer silahlanma yarışında etkili bir lobi oluşturmak amacıyla çalışmalar yapmıştır.
Oppenheimer, 1965 yılının sonlarında gırtlak kanseri teşhisi almıştır. Ameliyat sonucu beklenen iyileşme gerçekleşmeyince, 1966’nın sonlarında başarısız radyasyon tedavisi ve kemoterapi sürecine girmiştir. 15 Şubat 1967’de komaya girmiş ve 18 Şubat’ta, 62 yaşında Princeton, New Jersey’deki evinde hayata veda etmiştir. Ölümünden bir hafta sonra Princeton Üniversitesi kampüsünde bir anma töreni düzenlenmiştir.
OPPENHEIMER NEYİN MUCİDİ?
İkinci Dünya Savaşı sırasında, ülkesi için stratejik bir avantaj elde etmek isteyen bilim insanı ve fizikçi Oppenheimer, nükleer silah geliştirilmesi projesinin liderliğine getirilmiştir. Atom bombasının babası olarak bilinen Oppenheimer, olağanüstü bir teorik fizikçi olmasının yanı sıra, bu tür silahların üretimi ve kullanımı konusunda derin bir etik kaygı taşımıştır. Atom bombasının mucidi olarak anılmasına rağmen, bu silahların savaşta kullanılmasına karşı çıkmış ve insanlık için yaratabileceği tehlikeleri sıkça vurgulamıştır.