Türkiye’nin NATO İçindeki Rolü ve Zorluklar
İngiliz basınının önde gelen dergilerinden The Economist, “Türkiye, NATO için değerinden daha fazla sorun mu yaratıyor?” başlıklı çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Bu yazıda, Türkiye’deki AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın iktidarının, NATO’nun “serseri mayınlarından biri” olarak değerlendirildiği ifade ediliyor.
Yazıda, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘nin “Eğer şartlar içinden çıkılmaz hale bürünürse NATO’dan ayrılmak bile alternatif bir tercih olarak gündeme alınmalıdır. NATO’yla doğmadık, NATO’suz da çok şükür ölmeyiz” şeklindeki ifadeleri dikkat çekiyor. Bu durum, Türkiye’nin NATO içerisindeki konumunu sorgulayan bir perspektif sunuyor.
Yazıda, “Batılı başkentlerde ve Kiev’de, Türkiye’nin Rusya’ya uyum sağlama konusundaki istekliliğine dair hayal kırıklığı artıyor. Birçok kişi, Ukrayna’daki savaşın Erdoğan’ı Putin’le olan ilişkisini yeniden gözden geçirmeye zorlayacağını umuyordu. Ancak bunun yerine fırsatçılık galip geldi. Türkiye, Ukrayna’ya SİHA satan ve Rus savaş gemilerinin Karadeniz’e çıkışını engelleyen bir ülke olarak, Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarına karşı çıkıyor ve Rus sermayesini ülkesine çekiyor. Türk medyasında yer alan bir habere göre, Gazprom’un da aralarında bulunduğu birçok Rus şirketi Avrupa’daki merkezlerini Türkiye’ye taşımayı planlıyor.” denildi.
“NATO İçindeki Konumu Daha Da Zedelendi”
Türkiye’nin, Ukrayna’ya yönelik tutumu eleştirilen yazıda, “Başlangıcında birkaç kınama sözcüğü dışında Türkiye, Rusya ile her zaman iyi ilişkiler içinde oldu. Lavrov, Ankara’yı ziyaret ettiğinde Türk mevkidaşı, Rusya’nın Ukrayna limanlarına uyguladığı ablukayı hafifletmesi halinde Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımları hafifletmesi gerektiğini nazik bir dille ifade etti. Lavrov, Rusya’nın Ukrayna’yı neo-Nazilerden kurtarmak için işgal ettiği iddiasını tekrarladığında Türkiye hiçbir şey söylemedi.” ifadeleri kullanıldı.
Erdoğan’ın, başlangıçta İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto etmesinin Türkiye’nin ittifak içindeki konumunu “daha da zedelediği” belirtilirken, “Bu veto, Erdoğan’ın Amerika’dan ya da tam tersini yapması karşılığında Rusya’dan taviz koparmaya çalışıyor olabileceğini düşündürüyor. Erdoğan, zaman zaman NATO’nun genişlemesine prensip meselesi olarak karşı çıkıyor. Yakın zamanda The Economist için kaleme aldığı bir köşe yazısında Finlandiya ve İsveç’i ittifaka katılma talebinde bulunarak NATO’nun gündemine gereksiz bir madde eklemekle suçlayacak kadar ileri gitti.” şeklinde kaydedildi.
“Dikkatleri Dağıtmak İçin Dış Krize İhtiyaç Duyuyor”
Yazıda, Erdoğan’ın “dikkatleri hızla ekonomideki olumsuzluklardan uzaklaştırmak için birkaç dış krize ihtiyaç olduğunu düşünmüş olabileceği” savunuluyor. Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginlikler de bu bağlamda hatırlatılıyor. “Avrupa’da savaş sürerken Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini engellemenin, Erdoğan geri adım atsa bile sonuçları olacaktır. İsveç, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik umutlarını canlı tutan birkaç ülkeden biriydi. Bu destek artık yok.” ifadeleri yazıda yer alıyor.
Batılıların, Türkiye’nin Kürtlere talep ettikleri hakları vermeyi reddederek PKK’nın ortaya çıkmasında büyük bir suçu olduğuna inanma eğiliminde oldukları belirtiliyor. “Batılılar, kimin terörist olup olmadığına karar verme konusunda Erdoğan’a güvenilemeyeceği sonucuna varmışlardır. Erdoğan, binlerce insana bu yaftayı yapıştırarak ve onları sık sık silahlı militanlarla aynı hapishanelere atarak, Türkiye’nin para birimini olduğu kadar bu terimi de ucuzlattı.” deniliyor.
Yazıda, “Türkiye ve Batı, bu konuda hiçbir zaman aynı fikirde olmayacak ve Erdoğan’ın maskaralıkları ile ülkesi için en büyük tehdidin Rusya değil Batı olduğunu söyleme alışkanlığı işleri daha da kötüleştirecek. Yakın zamanda yapılan bir ankete göre, Türklerin %65’i NATO’ya güvenmediğini söylerken, %60’ı ittifak üyeliğini destekliyor.” ifadelerine de yer veriliyor.
“Türkiye, NATO İçin Bir Baş Ağrısı Olmaya Devam Edecek”
“Batılı ülkelerin, Finlandiya ve İsveç’e güvenlik garantileri vererek Türkiye’nin vetosunu aşmaya çalışacakları” öngörülüyor. “Bu durum Türkiye’yi ittifak içinde kenara itebilir. Ancak, NATO’dan ayrılması ya da çıkarılması hala bir hayal. Özellikle de Rusya’nın Ukrayna’daki savaşının ardından Türkiye’nin NATO üyeliğinin sağladığı caydırıcılık gücünden vazgeçmeye niyeti yok.” deniliyor.
“Erdoğan devre dışı kaldığında bile Türkiye muhtemelen ittifak için bir baş ağrısı olmaya devam edecek. Ancak bu, NATO’nun birlikte yaşamak zorunda kalacağı bir baş ağrısı.” şeklinde sonlandırılan yazı, Türkiye’nin NATO içindeki karmaşık rolünü ve gelecekteki dinamiklerini sorgulayan önemli bir değerlendirme sunuyor.