Yapay Zeka Düzenlemeleri Üzerine Tartışmalar
Zoe Kleinman ve Philippa Wain | BBC Teknoloji Editörleri
Yapay zeka uzmanları, genellikle iki farklı görüş grubuna ayrılıyor: Bir grup, yapay zekanın hayatlarımızı büyük ölçüde iyileştireceğine inanırken, diğer grup ise bunun tam tersine, insanlık için tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini savunuyor. Bu bağlamda, bu hafta Avrupa Parlamentosu’nda yapay zekanın nasıl düzenlenmesi gerektiği üzerine yapılacak oturum oldukça kritik bir öneme sahip.
Peki, yapay zekayı daha güvenli hale getirmek için neler yapılabilir? İşte bu süreçte karşılaşılabilecek beş önemli zorluk:
-
1. Yapay Zeka Tanımında Uzlaşmak
Avrupa Parlamentosu, yapay zekanın tanımını yapmak için iki yıl harcadı. Yapay zeka; “İnsanlar tarafından verilen görevleri yerine getirerek, içerik, tahmin, tavsiye veya kararlar gibi çıktılar üreterek etkileştiği çevreleri dönüştürebilen yazılımlar” olarak tanımlandı. Bu hafta oylanacak olan Yapay Zeka Yasası, bu alandaki ilk yasal düzenleme olacak. Yasa, şirketlerin gönüllü işbirliği çerçevesinin ötesine geçerek, uyulması gereken katı kurallar getirecek.
-
2. Küresel Anlaşmalara Varabilmek
Eski İngiltere Yapay Zeka Ofisi Başkanı Sana Kharaghani, teknolojinin uluslararası bir boyutu olduğunu vurguluyor. BBC’ye yaptığı açıklamada, “Bu konuda uluslararası iş birliğine ihtiyacımız var. Bunun zor olduğunu biliyorum,” diyor ve ekliyor: “Bu, yalnızca ulusal bir mesele değil. Bu tür teknolojiler, tek bir ülkenin sınırları içerisinde kalmıyor.” Ancak, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası bir yapay zeka düzenleme kurumu oluşturmak için şu anda herhangi bir plan bulunmuyor. Farklı ülkelerin, yapay zeka düzenlemeleri konusunda farklı yaklaşımları mevcut. Avrupa Birliği, yapay zeka ile ilgili en katı düzenlemeleri öneriyor; örneğin, istenmeyen e-posta filtrelemek için kullanılan yapay zekanın daha az denetim gerektireceği, ancak hastalara kanser teşhisi koyan yapay zekaların daha fazla denetime tabi olacağı öngörülüyor. İngiltere ise mevcut kurumlar üzerinden bir düzenleme yapmayı tercih ederken, ABD’de yalnızca şirketlerin gönüllü olarak katıldığı programlar bulunuyor. Yakın zamanda yapılan bir oturumda, siyasetçiler bu alandaki düzenlemelerin yetersiz kaldığı konusunda endişelerini dile getirdi. Çin de, şirketlerin yapay zeka kullandıkları alanlarda bildirimde bulunmalarını zorunlu kılmayı düşünüyor.
-
3. Kamuoyuna Güven Vermek
IBM’in Avrupa Birliği ile ilişkilerinin başında bulunan Jean-Marc Leclerc, “İnsanların bir şeyi kullanabilmesi için önce güven duyması gerekiyor” diyor. Yapay zeka, insanların hayatını önemli ölçüde iyileştirebilecek potansiyele sahip. Şu anda antibiyotiklerin keşfi, felçli bireylerin yürütülmesi ve iklim değişikliği gibi küresel sorunlara çözümler bulmak için kullanılıyor. Ancak, eğer yapay zeka iş başvurularını değerlendirmek veya birinin suça meyilli olup olmadığını ölçmek için kullanılacaksa ne olacak? Avrupa Parlamentosu, her bir yapay zeka ürününün potansiyel riskleri hakkında kamuoyunu bilgilendirmeyi planlıyor. Bu kuralı ihlal edenler, 30 milyon euro veya küresel gelirlerinin yüzde 6’sı kadar bir cezaya tabi tutulacak. Ancak, yapay zeka geliştiricileri, ürünlerinin nasıl kullanılabileceğini önceden tahmin edebilir mi?
-
4. Kuralları Kimin Yazacağına Karar Vermek
Şimdiye kadar yapay zekanın düzenlenmesi, genellikle onu geliştirenlerin insafına bırakılmış durumda. ChatGPT’yi yaratan OpenAI’ın yöneticisi Sam Altman, büyük şirketlerin potansiyel riskleri azaltmak amacıyla düzenlemeler yapılması gerektiğini kabul ettiğini belirtiyor. Peki, eğer bu şirketler düzenlemeleri hazırlama sürecine fazla dahil olurlarsa, insanların çıkarlarını kendi kârlarının önüne koyabilecekler mi? Şu anda bu düzenlemeleri hazırlayan siyasetçilerle yakın ilişkiler kurmak istediklerini tahmin etmek zor değil. Lastminute.com’un kurucusu Barones Lane-Fox, bu alanda düzenleme yaparken şirketler dışındaki aktörlerin de dinlenmesi gerektiğini düşünüyor: “Sivil toplumu, akademik çevreleri ve bu dönüşümden etkilenen bireyleri de sürece dahil etmemiz gerekiyor.”
-
5. Hızlı Hareket Etme Yeteneği
ChatGPT’ye milyarlarca dolar yatıran Microsoft, “angaryayı ortadan kaldırmak istiyoruz” diyor. ChatGPT, insan elinden çıkmış gibi görünen metinler üretebiliyor; ancak OpenAI’dan Sam Altman, bunun “bir kişi değil, bir araç” olduğunu vurguluyor. Sohbet robotları, işçilerin daha verimli çalışmasını sağlamak için tasarlanmıştır. Bazı sektörlerde yapay zeka, yeni iş imkanları yaratma ve etkili bir asistan olma potansiyeline sahipken, diğer bazı sektörlerde iş kaybına yol açabiliyor. Örneğin, İngiliz telekomünikasyon devi BT, 10 bin çalışanın işini yapay zekaya devredeceğini açıkladı. Altı ay önce piyasaya sürülen ChatGPT, günümüzde makaleler yazabilmekte, insanların tatil planlarını düzenleyebilmekte ve profesyonel sınavları geçebilmektedir. Bu tür dil tabanlı modeller, günümüzde hızlı bir gelişim göstermektedir. Avrupa Birliği’nin Yapay Zeka Yasası’nın 2025 yılına kadar yürürlüğe girmesi bekleniyor. AB Teknoloji Komiseri Margrethe Vestager, bu sürecin çok geç olduğunu belirtiyor. Bu nedenle, ABD ile birlikte, şirketlerin o zamana kadar gönüllü olarak kullanabilecekleri bir düzenleme kodu oluşturmaya çalışıyor. Bu kodun birkaç hafta içinde tamamlanması hedefleniyor.