Suna Kan ve İsmet İnönü’nün Anısı
Suna Kan, 1992 yılında İnönü Vakfı için gerçekleştirdiği bir söyleşide, genç yaşlarındayken yaşadığı unutulmaz bir anıyı paylaştı. “Altı buçuk yaşındaydım. Babam, Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası’nda keman çalıyordu. O dönemlerde konserler, Cebeci’deki Devlet Konservatuvarı salonunda düzenlenirdi. Babam orkestrada yer aldığı için, kemana yeni başladığım zamanlarda her konsere gitmek zorunda kalıyordum; bazen isteyerek, bazen de zorla.” dedi.
“İsmet İnönü, o zamanlar cumhurbaşkanıydı ve her konseri izlemek için gelirdi. Bu, o dönem için son derece önemliydi; çünkü cumhurbaşkanlığının yoğun programı içinde her cumartesi bir saat ayırabiliyordu ve sanırım hiçbir konseri kaçırmadı. Bu durum, tarih kitaplarında da kaydedildiği gibi, büyük bir özveriydi. İnönü geldiğinde, Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve diğer bakanlar, milletvekilleri, genel müdürler ve birçok üst düzey memur konser salonunda hazır bulunuyordu.”
“Bir konser sırasında, İsmet Paşa’ya benden bahsedildi ve ‘Kemancı Nuri Bey’in kızı da keman çalıyor’ denildi. Bu ilginç anın ardından beni müdür odasına çağırdılar. Çok utangaç bir çocuk olduğum için biraz korkarak ve çekinerek gittiğim odada, İsmet Paşa ile tanıştırıldım. O anki heyecanımı hâlâ hatırlıyorum; saçlarımı okşadığını anımsıyorum.”
HARİKA ÇOCUKLAR
“İsmet Paşa, bana ‘Gel bakalım, sen ne çalıyorsun? Ne zaman bu salonda konser vereceksin?’ diye sordu.” Suna Kan, 1948 yılında çıkarılan Harika Çocuklar Yasası sayesinde yurtdışında eğitim alarak, o salondan başlayarak dünyanın en prestijli konserlerinde Türkiye Cumhuriyeti’nin değerli keman sanatçısı olarak uzun yıllar sahne aldı. Ünlü orkestra şefleriyle çalıştı ve turnelerde ülkemizin bayrağını gururla dalgalandırdı. İsmet Paşa, yaşadığı sürece hemen hemen her konserinde Suna Kan’ı dinledi.
Suna Kan, “Konser sonrasında beni yanına çağırdığı zaman, hep yanına oturtur, elimi mutlaka tutardı ve çaldığım eserlerle ilgili sorular sorardı. ‘Türk bestecilerini çalıyorsun değil mi?’ diye sorardı. Bu soruyu sorması çok anlamlıydı çünkü Türk bestecileri ve Türk çoksesli müziğine yaptığı katkı büyüktü. Müzikçiler olarak zor günler geçirdiğimiz dönemlerde, çoksesli müziğin yaşam mücadelesini verdiğimiz zamanlarda, İsmet Paşa’yı hâlâ Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası konser salonundaki koltuğunda görmek, bizim için anlatamayacağım kadar büyük bir güç kaynağıydı.” dedi.
UNUTMAYACAĞIZ
Dün, Suna Kan için tarihi Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) binasında anlamlı bir tören gerçekleştirildi. Katılımcılar arasında, babasının ismini taşıyan plaketin kaldırıldığı koltukta İsmet İnönü’nün kızı Özden Toker de yer aldı. CSO tarihinde ilk kez kadın müdür olarak görev alan Sibel Ayhan Bayer’in nazik daveti üzerine kürsüye gelerek, çocukluk arkadaşı Suna Kan’a veda etti. “Suna Kan, harika çocuk olarak bu kanunun çıkmasına vesile olan biriydi. Bu kanunu çıkaran da o dönemde cumhurbaşkanı olan babam İsmet İnönü. Babam, Suna Kan’ı dinlediğinde, onun gibi yetenekli çocuklara sahip çıkılması ve eğitimlerine katkıda bulunulması için bu kanunu çıkardı. O ve onlardan sonra gelenler, dünyada yıldız gibi parladılar.” dedi ve ardından Suna Kan’a dönerek, “Sunacığım, iyi ki vardın, seni asla unutmayacağız!” diye seslendi. Bu duygusal an, salondaki herkesin gözlerini yaşarttı.
1948 yılında, müzik alanında yetenekli çocukların yurtdışına devlet bursuyla gönderilip yetiştirilmeleri amacıyla çıkarılan 5245 sayılı özel yasa, zamanla kapsamı genişletilerek Verda Erman, Gülsin Onay, Fazıl Say gibi birçok dünya çapında sanatçıyı ülkemize kazandırmıştır. Ancak, halen yürürlükte olan bu yasa, 2002 yılından beri işletilmemektedir.
