Deprem Sonrası Psikolojik Sorunlar ve Yeme Bozuklukları
Diyetisyen Şükriye Eral, deprem sonrası bireylerde yaşanan psikolojik sorunların, stresle ilişkili yeme bozukluklarına yol açabileceğini belirtiyor. Bu süreçte hastalarından sıkça duyduğu bir ifade, “Farkında olmadan kendimi buzdolabının önünde buluyorum” şeklinde. Eral, bu dönemlerde vücudun genellikle karbonhidrat içeren gıdalara ihtiyaç duyduğunu; ancak bunun sıklıkla tatlı isteği olarak algılandığını vurguluyor.
Bu tür durumlarda insanların duygusal açlık (hedonik açlık) yaşadığını ifade eden Eral, “İnsanlar yalnızca fiziksel açlık hissetmezler; stresli zamanlarda psikolojik olarak açlık hissetmeyen bireyler bile duygusal açlık yaşayabilir ve bu da yeme artışına neden olabilir” diyor. Duygu durumunun bireylerin yeme eğilimlerini etkilediğini belirten Diyetisyen Eral, “Bu durum kişiden kişiye değişir; bazı bireylerde iştah artarken, bazılarında ise iştah azalabilir” sözleriyle durumu özetliyor.
Beslenme ve Duygu Durumu
Eral, hasta öyküsünün bir diyetisyen için kritik bir öneme sahip olduğunu belirtiyor: “Bir anamnez oluşturduktan sonra, gerekirse danışanlarımı psikiyatriye yönlendirebiliyorum ve birlikte nasıl bir yol izleyeceğimizi belirliyoruz.” Son zamanlarda antidepresan kullanımının arttığını da vurgulayan Eral, “Bazen aldıkları ilaçlar nedeniyle hastalar uykuya daha meyilli olabiliyor; bu da beslenme düzenlerini etkileyebilir. Bu tür bireylerde genellikle triptofan ve selenyum içeren gıdaların faydalı olduğunu düşünüyorum” diye ekliyor. Kuru baklagiller, tam tahıllar, süt ve süt ürünleri gibi besinlerde bulunan triptofanın, duygusal durumu olumlu yönde etkileyebileceğini belirtiyor. Ayrıca, selenyum içeriği yüksek olan gıdalar arasında muz, çiğ kuruyemişler, yağsız süt, yoğurt ve bitter çikolata gibi ürünlerin mutluluk hissini artırabileceğini vurguluyor.
Açlık Türünü Belirlemek
Diyetisyen Şükriye Eral, hastaların gerçek bir açlık mı yoksa duygusal bir açlık mı hissettiklerini nasıl ayırt edebileceklerini şöyle açıklıyor: “Stres altındayken, bu ayrımı yapmak oldukça zor olabilir; ancak sık sık bu durumu yaşıyorsak, öncelikle bir veya iki bardak su içebiliriz. Eğer açlık hissi geçmiyorsa, öğün saati gelmediyse atıştırmalıklar kullanabiliriz. Ancak yemek yedikten sonra hala açlık hissi devam ediyorsa, bu muhtemelen duygusal (hedonik) açlıktır”.
Özelleştirilmiş Beslenme Planı
Duygu durum bozukluğu ile gelişen yeme bozuklukları için hastalara özel bir besin tablosu oluşturduğunu anlatan Eral, “Sonrasında, diğer hastalarıma uyguladığım gibi bir tıbbi beslenme programına başlıyoruz. Genel olarak, beslenme programlarının sürdürülebilir olmasına önem veriyorum; kişi sürekli bir hastalığı yoksa hiçbir besini yasaklamıyorum. Her şeyi yiyebiliriz, ancak miktar ve zamanlama önemli. Bu dengenin öğrenilmesi, sağlıklı besinlere yöneldiğimizde duygusal ve fiziksel sağlık durumunu iyileştirmeyi kolaylaştırır” diye ekliyor.
Stres Seviyesini Etkileyen Besinler
Eral, tüketilen gıdaların vücutta toksik maddeleri artırabileceğine dikkat çekiyor: “Fazla kızartma, sigara, alkol alımı ve hava kirliliği gibi faktörler, vücudumuzdaki stres seviyesini ve toksin miktarını artırıyor. Bu nedenle, antioksidan içeren gıdaların tüketimini artırmalıyız.” Antioksidan zengini besinlerin arasında öne çıkanlar şunlardır:
- Meyveler: Yaban mersini, turna yemişi, böğürtlen, nar, çilek, kiraz, incir, gojiberry, portakal, avokado, şeftali, limon, mango, kivi, kayısı, muz.
- Sebzeler ve Baharatlar: Taze zencefil, enginar, sarımsak, taze kişniş, kara lahana, kuşkonmaz, roka, pancar, turp, ıspanak, brokoli, maydanoz, patlıcan, çiğ soğan, karnabahar, kereviz, beyaz lahana.
- Kurubaklagiller: Meksika fasulyesi, mercimek, soya fasulyesi, börülce, kuru fasulye, nohut.
- Yağlı Tohumlar: Pikan cevizi, makademya fındığı, ceviz, antep fıstığı, fındık, badem, kaju gibi gıdaların tüketimini artırmalıyız.
Ancak, her besinin her birey için uygun olmadığını unutmamak önemlidir. Bu gıdalar sağlıklı bireyler için faydalı olabilir; özellikle kronik hastalığı olan bireyler ve hamilelerin bu besinleri doktorları ve diyetisyenleri kontrolünde tüketmeleri gerekmektedir.