Gonca Kocabas / Milliyet
Çektiği YouTube videolarıyla dikkat çeken isimlerden biri de Arka Sokaklar dizisinin Doktor Yavuz’u İlker Yiğen. Kiraladığı karavanlarla Türkiye’de ve Avrupa’da pek çok kamp ve karavan deneyimi yaşadı. Evi bazen deniz manzaralı, bazen de orman manzaralı olan Yiğen, eşi Esra Amira ile birlikte canları nerede isterse sabah kahvaltılarını o manzara eşliğinde yapıyorlar. Şimdilerde ise kendi karavanı için kolları sıvadı. Bu vesileyle oyuncu ve tiyatrocu İlker Yiğen ile, bu tutkusunun nasıl başladığını ve şu anda neler yaptığını konuştuk.
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
35 yaşındayım. İstanbul’un tarihi ve güzel semtlerinden Samatya’da doğup büyüdüm. Erken yaşlarda tiyatro sahnesi ile tanıştıktan sonra birçok tiyatro grubuyla çeşitli oyunlarda sahne aldım. Bu sezon da Cihangir Atölye Sahnesi’nde “Ödenmeyecek Ödemiyoruz!” adlı oyunda rol alıyorum. Ayrıca 9 yıl boyunca Kanal D ekranlarında yayınlanan “Arka Sokaklar” dizisinde “Doktor Yavuz” karakterini canlandırdım. Bununla birlikte, kamera arkasında uzun yıllar boyunca çeşitli departmanlarda çalışarak 20’ye yakın projenin yönetmenliğini yaptım. Şu sıralar, uzun yıllardır hobim olan kamp ve karavan tutkumuzu eşimle birlikte YouTube kanalı projesi haline getirip van life hayatına geçiş yapmaya çalışıyoruz.
Karavan tutkunuz nasıl başladı?
Uzun yıllardır bisiklet turları yapıyorum. Birçok yerli ve yabancı kamp alanlarında konakladım. Gördüğüm birbirinden farklı karavanlar ve karavan insanları beni derinden etkiledi. Son zamanlarda sosyal medyada karavan paylaşımlarının artması da ilham kaynağımız oldu.
İlk karavan seyahatiniz nereye oldu ve neler hissettiniz?
Karavanla ilk gittiğimiz yer Assos ve Adrasan turuydu. Bu turu yapmadan önce Avusturya tatili planı yapmıştık. Bütün bilet ve otel rezervasyonlarımızı iptal edip kiralık karavan aramaya başladık. İyi ki de karavanla tanışmışız! Büyük bir heyecan ve mutluluk içinde yola çıktık.
Şimdiye kadar gittiğiniz ülkelerden en beğendiğiniz hangisiydi? Türkiye’de nereleri önerirsiniz?
En çok beğendiğimiz ülke İtalya oldu. Özellikle Alpler bölgesini hiç unutamayız. Lago Di Braies bizim en favori noktamız oldu. Türkiye’de ise önerilebilecek binlerce yer var. Ancak çoğunluğun tercih ettiği noktalar yerine, daha az ziyaret edilen yerleri öneriyoruz. Adrasan ve Suluada mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Akyaka – Akbük, İznik Gölü ve çevresindeki köyler, Çeşme yarımadasında bulunan Karaburun ve Burhaniye’deki Madra Dağı ve yaylaları da keşfedilmeyi bekliyor. Kuzeyde ise Amasra’ya aşık olduk diyebilirim. Doğu’da en etkilendiğim yerler Ardahan köyleri, Artvin köyleri ve Van Gölü çevresi oldu.
Türkiye ve Avrupa’yı karşılaştırırsak, karavanla seyahat açısından hangi noktadayız?
Bu soruya birçok dernek ve karavancı arkadaşın ortak görüşleriyle cevap vermek istiyorum. Ülkemiz karavanla seyahat açısından mükemmel bir noktada, ancak karavanların konaklama yapabileceği dünya standartlarında çok fazla seçenek yok. Bazı kamp alanlarının elektrik altyapısı, bazıları ortak kullanım alanları, bazıları ise ulaşım yolları açısından yeterli seviyelerde değil. Ancak son zamanlarda kamp ve karavan derneklerinin eksiklikler üzerine yaptığı çalışmalarla kamp yerleri gelişmeye başladı. Yine de Avrupa ile kıyaslandığında, kamp tesislerimiz oldukça sınırlı.
Türkiye’deki en beğendiğiniz karavan kamp alanı neresi? Seyahatlerinizde her zaman kamp alanlarını mı tercih ediyorsunuz?
Türkiye’de benim ve birçok kampçının sevdiği Datça-Aktur favori kamp alanlarımız arasında. Genel olarak kamp alanlarını tercih ediyoruz. Eğer birden fazla karavan varsa kamp dışında da kalınabilir, ancak yalnız başımıza kalmayı pek güvenli bulmuyoruz. Karavanlar, büyük bir kitlenin ortak hayali. En ilgisiz insan bile yolda bir karavan görünce dönüp bakıyor. Münferit bir alanda karavan gören bazı insanlar merakına kapılarak aracın içine bakmak isteyebiliyor. O an onun bir ev olduğunu düşünemiyorlar. Bu durumdan kaynaklı birçok gergin anlar yaşadım, bisikletle tur yaptığım ve çadırda konakladığım yıllarda. Kamp alanını tercih etmemizdeki bir diğer sebep ise bu dünyaya ait yeni insanlarla tanışma fırsatıdır.
Türkiye’deki karavan kamp alanlarının en büyük eksiği sizce nedir?
Türkiye’deki kampların en büyük eksiği hijyen ve standart hizmet anlayışıdır. “Öyle de olur abi” anlayışıyla bir gün bir kampta elektrik kaynaklı bir yangın çıkarsa şaşırmamak lazım. Hijyen konusunda en büyük görev kampçılara düşüyor. Avrupa’da, ellerinde çek-paslarla kullandığı banyoyu temizleyen 8-10 yaşındaki çocukları görünce medeniyetin önemini derinden hissettim.
Karavanla seyahat ederken hayat kurtaran uygulamalar var mı?
Avrupa’da gezerken “Park4Night” adlı uygulama bizim en favori aracımız. Bu uygulamada ücretsiz alanlardan en lüks kamp alanlarına kadar her türlü seçenek mevcut.
Kullandığınız karavanlarda nelere dikkat ediyorsunuz? Seçimlerinizi nasıl yapıyorsunuz?
Kullandığımız karavanlarda ilk dikkat ettiğimiz şey temizlik. Sonuçta yürüyen bir ev kiralıyorsunuz ve bizim için temiz olması en önemli husus. Dikkat edilmesi gereken diğer önemli noktalar ise araç kiralama bedeli karşılığında size hangi araç gereçleri ve hizmetlerin sunulduğudur. Yastık, yorgan, mutfak eşyası var mı? Su ısıtıcısı bulunuyor mu? Temizlik bedeli nedir? Olumsuz bir durumda yol yardımı yapılıyor mu? Araçta kasko var mı? Buna benzer tüm soruları sormak önemli, böylece sonradan olumsuz bir durum yaşamaktan kaçınabilirsiniz.
İlk kez karavan kiralayacaklara ne önerirsiniz?
İlk kez karavan kiralayacaklara önerimiz, zaman yönetimini iyi yapmalarıdır. “Keyif mi yapacaksınız? Yol mu yapacaksınız?” sorularına yanıt vererek yola çıkmalısınız. Bir haftanız varsa 1500 km’nin üstünde bir rota planlamamanızı tavsiye ederim. Yorgun dönerek bu güzel aktiviteyi kötü bir anı olarak hatırlamayın.
Kiraladığınız karavanlarda olmazsa olmaz dediğiniz bir şey var mı? Şimdiye kadar pek çok karavan denediniz ve bir motokaravan yapmak için araç satın aldınız, sizi bu karara iten ne oldu?
Kiraladığımız karavanlarda olmazsa olmazımız tuvalet. Bu durum biraz şartlara göre değişiyor. Motokaravan daha iyi demek veya çekme karavan daha iyidir demek en büyük yanlışlardan biri. Herkes kendi şartlarına göre yorumluyor bu durumu. Bizim için ikisi de aynı. Motokaravan ve çekme karavan arasında bizim için fark yok. Bizim tek derdimiz yürüyen bir evimizin olması. Çekme ya da motokaravan fark etmez. Birçok insan gibi şehir yaşantısının boğuculuğu bizi karavan gerçeğiyle yüzleştirdi.
Karavan yapacağınız aracı alırken nelere dikkat ettiniz?
Karavan yapacağımız araçta önceliğimiz kilometre oldu. Diğer bir öncelik ise yatak boyuydu. Ben 1.86 boyundayım, bu nedenle çoğunluk tarafından tercih edilen yatay projeli araçlara sığamıyorum. Bu yüzden dikey yatak yapabileceğimiz uzun bir araç seçtik. Yapım aşamasına başladık ve daha önce koltuklu minibüs olan aracımızın koltuklarını söküp boya işlemlerini yaptık.
Karavan için harcamayı planladığınız bütçe nedir? Yapım süreciyle ilgili destek alıyor musunuz?
Karavan için harcanacak bütçe, gelir durumunuza ve bu iş için ayıracağınız bütçeye göre değişiyor. Mevcut aracımıza 400 bin liralık veya 30 bin liralık dizayn yapabiliriz. Dünya standartlarında bir karavan yaptırmak ülkemizde araç dahil 150 bin TL’den başlıyor. Donanımları Alman malı olsun derseniz 250 bin TL’ye kadar çıkabilir. Yerli malı olsun derseniz çok daha uygun fiyatlarla karşılaşabilirsiniz. Çok fazla tercih var. Eğer el beceriniz yoksa destek almak zorundasınız. Çünkü yapılan teknik işlemler basit değil. Yanlış bir kablo bağlantısı ile aracınızı yakabilirsiniz. Kesinlikle bir ustayla çalışmalısınız. Yapım süreciyle ilgili Bursa’da karavan üretimi yapan Hüseyin Taşkın’dan destek alıyorum (Viya Karavan).
Geziler için kendinize nasıl zaman ayırıyorsunuz? Gelecek planlarınızda karavanla dünya turu var mı?
O konuda bazı sıkıntılarımız var. Esra tam zamanlı çalışan biri. Benim işim ise biraz daha esnek olduğu için rahatım. Ancak bu gezileri yapabilmek için para kazanmak gerekiyor. Uzun turlara çıkamıyoruz. Şu an rekorumuz 10 günle sınırlı. İnşallah yolda para kazanmanın yollarını bulursak dünya turu hayalimiz var.
Bundan sonraki geziniz nereye olacak?
Bundan sonraki ilk rotamız Mardin, Antep, Mersin civarları olacak gibi görünüyor.
Son zamanlarda karavan sahibi olup daha minimal bir hayat yaşamak isteyenlerin sayısı artıyor. Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Hayat pahalılığı insanları daha minimal bir yaşama itiyor. Minimal yaşam gerçeği, bir hayal olmaktan çıkıp mecburiyete dönüşmeye başladı. İnsanlar, fazla malın büyük bir manevi yük getirdiğinin farkına varmaya başladı. Her yerde “malımı mülkümü satıp bir karavana atlayıp dünyayı gezesim var” cümleleri duyulmaya başlandı. Ben de bunun farkına varanlardanım. Bu yaz başında bir arkadaşımla Balıkesir – Burhaniye’de bir kamp tesisi ve rüzgar sörfü okulu açıyoruz. Artık doğada çalışıp hayatımı doğada kazanmak istiyorum. Şehir yaşamı yordu beni.
Bu arada karavanın yanı sıra Türkiye’de ve Avrupa’da bisiklet turları da yaptınız. En beğendiğiniz rota hangisiydi?
Hamburg-Selanik arasında yaptığım bisiklet turunda en beğendiğim rota Giethoorn – Brugge arasıydı. Muhteşem köyler ve manzaralarla karşılaştım. İkincisi ise Zürih – Milano arasıydı.
Gezilerinizde YouTube için de video çekiyorsunuz. Bu çekimler için hangi ekipmanları kullanıyorsunuz?
Bu çekimler için ne bulursam onu kullanıyorum diyebilirim. Yeni çıkan teknolojileri ve makineleri denemeyi seviyorum. İki farklı aksiyon kamerası kullanıyorum.
Karavan severlerin buluştuğu etkinliklere de katılıyorsunuz. Türkiye’deki bu etkinlikler sizce yeterli ilgiyi görüyor mu?
Bu etkinlikler, karavana ve kamp hayatına artan istekten dolayı büyük ilgi görmeye başladı. Her geçen gün etkinlik sayıları artıyor ve katılım oranları oldukça sevindirici. Elimden geldiğince bu etkinliklere katılmaya çalışıyorum ve YouTube kanalımda bu camiaya destek olmaya gayret ediyorum.
Çevreye yeteri kadar saygı duyuluyor mu?
Kamp ve karavan tutkunu insanlar çevre temizliği konusunda oldukça duyarlı bir tutum sergiliyor. Hiçbir kamp alanında yerde çöp görmezsiniz. Karavancıların yüzde doksanı alandan ayrılırken çöplerini toplamayı ihmal etmezler. İnşallah bu çevre temizliği bilinci her alanda yayılır. Özellikle günübirlik piknik yapan vatandaşlarımızın da bu konuda daha duyarlı olmalarını umuyorum.
gonca.kocabas@milliyet.com.tr
instagram.com/gezginayii/
