Kargu-2: Otonom SİHA’nın Yükselişi
Türkiye’de üretilen Kargu-2 adlı silahlı insansız hava aracı (SİHA), bu ay dünya basınında geniş bir şekilde yer aldı. Mart ayında yayımlanan bir Birleşmiş Milletler (BM) raporuna atıfta bulunarak, “Katil robotlar aramızda” başlıklı haberlerde Kargu-2’nin yapay zeka ile hedeflerini vuran ilk SİHA olduğu belirtilmişti. Bu olayın geçtiğimiz yıl Libya’da yaşandığı ifade ediliyor. Peki, bu BM raporunda neler yazıyor? Kargu-2’nin teknik özellikleri neler? Otonom sistemler neden etik tartışmalara yol açıyor? İşte Kargu-2 hakkında merak edilen soruların yanıtları.
Kargu-2 Nedir?
Kargu-2, Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ (STM) tarafından geliştirilen, küçük boyutlu bir insansız kamikaze hava aracı olarak tanımlanıyor. STM, bu aracı “Vurucu İHA” (VİHA) olarak adlandırıyor. BM ise Kargu’yu “ölümcül otonom silah sistemi” (LAWS) olarak tanımlıyor. STM, 1991 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından kuruldu. 2016 yılı itibarıyla şirketin %34’ü Savunma Sanayii Başkanlığı’na, %34’ü özel bir şirket olan Savronik’e ve %31,9’u Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Güçlendirme Vakfı’nın sahibi olduğu Havelsan’a aittir.
Kargu, STM’nin internet sitesinde şu şekilde tanıtılıyor: “Kargu, asimetrik harp veya anti-terör alanlarında kullanılmak üzere tek er tarafından taşınabilen, otonom veya uzaktan kumanda ile çalışabilen, döner kanatlı milli vurucu İHA çözümüdür.” Kargu, platform üzerinde gömülü ve gerçek zamanlı özgün görüntü işleme ve derin öğrenme algoritmalarıyla sabit veya hareketli hedeflere karşı etkin olarak kullanılabilmektedir. STM, Kargu’yu tanıtan bir video için YouTube hesabına başvuruyor.
Yaklaşık 70x70x40 cm boyutlarındaki aracın ağırlığı ise 7 kilogramdır. Kargu, gerçek zamanlı nesne tespit, teşhis, takip ve sınıflandırma özelliklerine sahiptir. Farklı türlerde mühimmat taşıyabilen Kargu, hedefinin yakınına kadar gidip patlayabiliyor. STM bunu “tali zararları en az olacak şekilde otonom hassas vuruş” olarak tanımlıyor. İHA, 25 dakika havada kalabilmekte ve 5 kilometre menzil kapasitesine sahiptir. 2,8 kilometreye kadar yükselebilen Kargu’nun maksimum hızı saatte 72 km’dir. A Haber, Eylül 2018’de Kargu’nun Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edildiğini duyurmuştu. Anadolu Ajansı’nın haberine göre bu araçlar, Ankara’daki OSTİM Teknopark’ta üretiliyor.
Otonom Sistemlerin Eleştirisi
Otonom sistemler, çeşitli nedenlerden dolayı eleştirilmekte. Birincisi, teknik sorunlar. Görüntü işleme teknolojisi hâlâ mükemmel seviyede değil; bu nedenle otonom bir SİHA, bir ağaç siluetini insanla karıştırabilir. Bu durum, cihazın yanlış karar vermesine yol açabilir. Ayrıca, bu aletlerin geliştirilmesi ve kullanımı üzerine etik ve hukuki tartışmalar da var. New York’taki The News School’dan doçent Dr. Peter Asaro, “İnsanların bir yapay zekalı robot tarafından öldürülmesine izin vermenin etik olup olmadığı, yanlış kişilerin ölümüne sebep olursa kimin sorumlu tutulacağı ve uluslararası hukukun nasıl değişmesi gerektiği büyük tartışma konularıdır.” diyerek bu konunun ciddiyetine dikkat çekiyor.
- Asaro, bu sistemlerin teröristler tarafından hacklenmesi veya otoriter rejimler tarafından kendi halklarına karşı kullanılma ihtimalinin endişe verici olduğunu vurguluyor.
- Askeri bir çatışma durumunda, otonom bir SİHA’nın yanlışlıkla sivilleri hedef alması durumunda sorumluluğun kime ait olacağı belirsiz. Bu tür kazalar, genellikle ‘savaş kazası’ olarak kaydediliyor.
- Otonom sistemlerin askeri ve sivil amaçlı kullanımları arasındaki sorumluluk farkı da önemli bir tartışma konusudur.
BM Raporunda Kargu ile İlgili Neler Yazıyor?
BM kararıyla kurulan Libya Uzmanları Paneli, Libya’daki gelişmelere dair 8 Mart’ta Güvenlik Konseyi Başkanlığı’na 548 sayfalık bir rapor sundu. Uzmanlar, raporda 27 Mart 2020’de Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayez Sarrac’ın “Barış Fırtınası Operasyonu”nu başlatmasının ardından geri çekilmek zorunda kalan Halife Hafter güçlerine Kargu-2 ile saldırılar düzenlendiğini belirtiyor. “İnsansız hava araçları veya STM Kargu-2 gibi öldürücü otonom silah sistemleri ve diğer kamikaze dronları kullanılarak lojistik konvoyları ve geri çekilmekte olan Hafter güçlerinin peşine düşüldü.” ifadeleriyle bu durumu açıklıyorlar.
Raporda, Kargu-2’nin otonom sistemler sayesinde operatör ile veri bağlantısına ihtiyaç duymadan saldırı düzenleyecek şekilde programlandığı vurgulanıyor. “Bu gerçek bir ‘ateşle, unut ve bul’ özelliğiydi.” deniliyor. Ayrıca, bu silahların çekilmekte olan askerlere karşı kullanılmasıyla ilgili etik sorunlara da dikkat çekiliyor. Cenevre Sözleşmesi’ne göre, yaralı askerlerin hedef alınması yasaktır. Bu tür otonom sistemlerin, teslim olmaya çalışan askerleri algılayıp algılayamayacağı ise belirsizdir.
Otonom Silahsızlanma Araştırmaları Enstitüsü’nün Önerileri
Öldürücü otonom silah sistemleri, insan hakları, etik ve teknoloji alanında çalışan uzmanların uyarılarına yol açtı. Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Araştırmaları Enstitüsü (UNIDIR), Mayıs 2021’de otonom askeri sistemlerin sorunları hakkında kapsamlı bir rapor yayımladı. Rapor, otonom sistemlerin çevrelerinden veri toplama yeteneği ile bu verilerin karmaşıklığına dikkat çekiyor. Bu tür sistemlerin yanlış kararlar almasının kaçınılmaz olduğu belirtiliyor. Aşağıda, raporda önerilen altı çözüm yer alıyor:
- Otonom silahların yasaklanması: Bu tür silahların yasaklanmasına yönelik çağrılar var ancak devletler bu adımı atmaktan çekiniyor.
- Doğrudan insan kontrolü: Otonom sistemlerin başında her zaman bir insanın bulunması gerekliliği öneriliyor.
- Sorumluluğun belirlenmesi: Bu sistemlerin neden olduğu istenmeyen zararlarda her zaman bir insanın sorumlu tutulması gerektiği üzerinde duruluyor.
- Zorunlu denetim: Otonom silah sistemlerinin güvenilirliğini artırmak için bağımsız uzmanlar tarafından denetlenmesi öneriliyor.
- Tekrarlayan denetim: Otonom sistemlerdeki hataların ardından düzenli kontrollerin yapılması gerektiği vurgulanıyor.
- Standartlar ve bilgi paylaşımı: Devletlerin bu konularda ortak bir standart geliştirmesi ve bilgi paylaşması gerektiği belirtiliyor.
Sonuç olarak, SİHA’ların ordular üzerindeki etkisi artarken, bu tür silahların kontrol altına alınmasına yönelik uluslararası bir anlaşmanın yapılması mümkün mü? Doç. Dr. Peter Asaro, otonom SİHA’ların henüz yeni olduğunu ve hiçbir ordunun bu sistemlere tamamen bağımlı olmadığını belirtiyor. Bu durum, ülkeler arasında bir anlaşma imzalanmasını daha olası hale getiriyor. Ancak, bu tür silahların geliştirilmesi ve kullanılması üzerine yapılacak tartışmaların önemi giderek artmaktadır.