Dijital Dünyada Dokunsal Teknolojinin Yükselişi
Dijital dünya, geçmişten günümüze ağırlıklı olarak görsel ve işitsel algılar üzerinden şekillenirken, dokunma teknolojisi, diğer adıyla “haptik teknoloji” ile gelecek yıllarda dokunsal geri bildirim sunan ürünlerin sayısında önemli bir artış bekleniyor. Bilim insanları, bu yeni teknolojinin hissedilen bilginin birçok avantajını beraberinde getireceğini vurguluyor. Bu sayede bilgi, insanlara daha hızlı ve doğrudan ulaşacak ve daha önce keşfedilmemiş bir duyu boyutu açılmış olacak. Dokunsal geri bildirim, bireylerin gördüğü veya duyduğu bir şeyi bir kez daha pekiştirecek ve dijital ile gerçek dünyayı daha da yakınlaştıracak.
Teknoloji Devlerinin Dokunsal Geri Bildirim Üzerine Çalışmaları
ABD merkezli teknoloji devlerinden Apple, geçtiğimiz günlerde “ilginç” bir patent başvurusu gerçekleştirdi. Bu patentle birlikte Apple, AirPods kulaklıkları ile diğer taşınabilir cihazlara elektrik sinyallerini ve elektriği mekanik harekete veya ışığa dönüştüren “aktüatör” yerleştirmeyi hedefliyor. Teknolojinin sınırlarını zorlamak adına Google ve Çin merkezli Xiaomi de dokunsal geri bildirimi geliştirmek ve daha fazla fiziksel yanıt almak için çalışmalarını sürdürüyor. Otomobillerin dijitalleşmesiyle birlikte, otomotiv üreticileri ve tedarikçilerin de dokunsal geri bildirim konusuna gösterdiği ilgi artış gösteriyor.
Haptik Teknolojinin Çeşitli Alanlarda Kullanımı
Haptik teknolojinin, savunma sanayisinden tıbba, eğitimden günlük hayata birçok alanda kullanılabileceği ifade ediliyor. Dokunsal geri bildirimin dokunmatik ekranlara entegrasyonu, kullanıcı arayüzü tasarımı, internet üzerinden alışveriş, oyun ve eğlence, eğitim, sanat gibi birçok alanda yeni uygulamaların kapılarını aralayacak. Şirketler, dokunsal geri bildirimin satışlarda önemli bir fark yaratmasını beklerken, bu alanda bir dizi ürünün 2 ila 3 yıl içerisinde piyasada olacağını aktarıyor. Uzmanlar, insan beyninin dokunma hissine, görme duyusundan çok daha hızlı tepki verdiğini belirtiyor. Reseptörler, sıcaklık farklılıklarını, basıncı, esnemeyi ve titreşimi algılayarak bilgileri milisaniyeler içinde beyne iletiyor. Dokunma hissinin kapatılamayacağını vurgulayan uzmanlar, bu teknoloji sayesinde gözler kapalı olsa bile dokunsal deneyimlerin hissedilebileceğini ifade ediyor.
Haptik Teknolojinin Geleceği
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağatay Başdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “haptik teknoloji” ve bu alanda yapılan çalışmalara ilişkin bilgi verdi. “Haptik”, “dokunma hissi” anlamına gelirken, iki ana gruba ayrıldığını belirtti: “kinestetik” ve “taktil”. Başdoğan, örnek vermek gerekirse:
- Kinetik Etkileşim: Arabanızın lastiği patladığında ve aracı itiyorsanız, bu tür bir etkileşim kuvvet bazlıdır ve “kinestetik” grubuna girer.
- Taktil Etkileşim: Parmaklarınızla bir kumaşın dokusunu anlamaya çalışıyorsanız, bu daha hassas bir etkileşimdir ve “taktil” grubuna dahil olur.
Haptik teknolojileri, kullanıcılara hem kinestetik hem de taktil geri bildirim sağlamayı amaçlar. Başdoğan, özellikle son yıllarda dokunsal geri bildirimin mobil cihazların ekranları üzerinden iletilmesine dair çalışmaların arttığını belirterek, “yüzey dokunsalı” kavramının önemine değindi. Geliştirilen yöntemler sayesinde kullanıcılar, titreşim ve sürtünme yoluyla dokunsal geri bildirim alabilecek. Örneğin, internet üzerinden satın alacağınız bir kazağın yüzey pürüzlerini telefonunuzun ekranından hissedebileceksiniz.
Türkiye’deki Gelişmeler
Prof. Dr. Çağatay Başdoğan, yüzey dokunsalı alanındaki çalışmaların artmakta olduğunu ve mobil cihaz ile otomobil üreticilerinin bu konuya yüksek bir ilgi gösterdiğini belirtti. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde bahsedilen teknolojilerin mobil cihazlar ve otomobillerin içine entegre olacağına inanıyor. Türkiye’de de dokunsal sistemler üzerine yapılan çalışmaların sayısının arttığına dikkat çeken Başdoğan, özellikle Koç Üniversitesi Robotik ve Mekatronik Laboratuvarı’nın bu alanda yaptığı çalışmaların dünya literatüründe tanındığını aktardı. Grubun, insanın nasıl dokunup algıladığını, makinelerin bu hissiyatı nasıl kazanacağı ve insan ile makine arasındaki dokunsal etkileşimler üzerine yoğunlaştığını belirtti.
Haptik Teknolojinin Güvenlik ve Erişilebilirlik Açısından Önemi
Waterloo Üniversitesi Sistem Tasarım Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. John Zelek, “haptik teknolojinin”, dokunma duyusu aracılığıyla hissedilebilen yapay bir dokunma hissi yaratan bir teknoloji olduğunu ifade etti. Zelek, görsel bir dünyada yaşadığımızı ve esas olarak gözlerimize güvendiğimizi belirterek, bu teknolojinin, örneğin görsel veya işitsel uyarıların mevcut olduğu bir fabrikada veya araç kullanırken güvenlik amacıyla bilgileri güçlendirmek için kullanılabileceğini kaydetti. Bu, koltukta bir titreşim veya direksiyon simidinde bir his şeklinde olabilir. Ayrıca, haptik teknoloji, görme engelli bireylerin sahip olduğu duyusal duyguları kullanarak daha iyi bir deneyim sunabilmektedir.
Ayrıca, akıllı telefonlardaki titreşimlerin “haptik teknolojiye” örnek teşkil ettiğini belirten Zelek, bu teknolojiyle ilgili temel sorunun, temeldeki cihazların çoğunun titreşim motorları ve bunun oldukça ilkel olması olduğunu ifade etti. Zelek, “Birinin bize dokunmasını veya bizi sıkıştırmasını simüle eden bir cihaz geliştirebilirsek, daha zengin bir bilgi duygusu sağlar ve dokunsal modalitemizi daha iyi kullanırız” şeklinde konuştu.