1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Pandemi Sürecinde Türkiye’de Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hizmetlerinin Durumu

Pandemi Sürecinde Türkiye’de Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hizmetlerinin Durumu

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu Raporu

Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ) tarafından Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV) öncülüğünde hazırlanan “Pandemi Öncesi ve Sırasında Türkiye’de Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı İzleme Raporu”, pandemi sürecinin cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetleri üzerindeki olumsuz etkilerini ortaya koymaktadır. Prof. Dr. Ayşe Akın, bu dönemde yalnızca hekimlere gitme korkusunun değil, aynı zamanda planlama eksiklikleri ve bazı politik nedenlerle sağlık hizmetlerinin sunumunda yaşanan aksaklıkların da sorunları artırdığını belirtmiştir. Özellikle, üreme sağlığı hizmetlerinin aksaması, istenmeyen gebeliklerin önlenmesi ve gebelik aralıklarının düzenlenmesi gibi alanlarda ciddi sorunlara yol açmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), COVID-19 salgınını 20 Mart 2020’de pandemi olarak ilan ederken, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), pandeminin altı aydan uzun sürmesi halinde 144 düşük ve orta gelirli ülkede 47 milyon kadının modern doğum kontrol yöntemlerine erişemeyeceğini ve istenmeyen gebeliklerde 7 milyon kadar artış olabileceğini öngörmüştür. UNFPA’nin verilerine göre, bu süreçte cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinde cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarla ilgili tanı, ilaç ve tedavi hizmetlerine erişimde ciddi sorunlar yaşanmıştır. Prof. Akın, pandeminin bir diğer olumsuz etkisinin de kadına yönelik şiddetin artması olduğunu vurgulayarak, kadınların sığınma, danışmanlık ve destek alma imkânlarının kısıtlandığını ve cinsel sağlık hizmetlerine erişimlerinin zorlaştığını ifade etmiştir.

Pandemi Döneminde Cinsel Sağlık Hizmetlerinin Etkilenmesi

Pandemi Döneminde Cinsel Sağlık Hizmetlerinin Etkilenmesi

Pandemi yalnızca sağlık alanında değil, sosyal ve ekonomik birçok alanda derin tahribatlara yol açmıştır. Sağlık sisteminin her yönü olumsuz etkilenmiş; özellikle cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetleri en çok etkilenen alanlar arasında yer almıştır. Bu durum, önceden de insan hakları kullanımı açısından sorun yaşayan ve ayrımcılığa uğrayan kadınları daha da zora sokmuştur.

Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri

Türkiye’de 2004 yılında ‘Sağlıkta reform ya da dönüşüm’ adı altında başlatılan uygulama, 2011 itibarıyla tüm ülkeye yaygınlaştırılmıştır. Ancak bu sistem, pandemiden önce de evrensel halk sağlığı ilkelerine aykırı bir yapı sergilemiştir. Yeni sistem, sağlık hizmetlerinin sunulmasında ‘parçalı’ bir yaklaşım getirmiş; birinci basamak sağlık hizmetlerini zayıflatmış ve bu süreçte sağlık hizmetleri, toplumun gerçek ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sunulmaktan uzaklaşmıştır. Sonuç olarak, koruyucu sağlık hizmetlerine erişim zorlaşmış ve toplumun bu alandaki ihtiyaçları göz ardı edilmiştir.

İstenmeyen Gebelikler ve Hekime Gitme Korkusu

Hekime gitme korkusu, yalnızca bireylerin sağlık durumlarını kötüleştirmekle kalmayıp, planlanmamış sağlık hizmetleri nedeniyle de sorunların artmasına neden olmuştur. Üreme sağlığına dair hizmetlerde yaşanan sıkıntılar, Türkiye’nin geçmişte yaşadığı acı deneyimlerin tekrar yaşanıp yaşanmayacağı sorusunu gündeme getirmektedir. Türkiye, geçmişte yüksek anne ölümleri ile karşılaşmış ve bu durumu önlemek için önemli yasalar çıkartarak binlerce anne ölümünü engellemeyi başarmıştır. Ancak, günümüzde bu hizmetlerin kısıtlanması, acı günlere geri dönme riskini doğurmaktadır. Erken tanı şansı kaybedildiğinde, kanser gibi ciddi hastalıkların yanı sıra cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların tanı ve tedavisinde gecikmeler yaşanmaktadır.

Pandemi Döneminde Doğum Oranları

Pandemi döneminde uygulanan kısıtlamaların doğum oranları üzerinde nasıl bir etki yarattığına dair veriler de dikkat çekmektedir. 2018 yılında Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen “Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması” sonuçları, bu durumu açıkça göstermektedir. Türkiye’de toplumun tercih ettiği ‘rahim içi araç’ kullanma oranı giderek düşerken, çocuk istemediği halde hiçbir yöntemle korunmayanların oranı son 5 yılda yüzde 6’dan yüzde 12’ye çıkarak iki katına çıkmıştır. Ayrıca, Türkiye’de üreme dönemindeki ailelerin aile planlamasındaki karşılanmayan gereksinimi yüzde 33 seviyesine ulaşmıştır. Bu durum, her üç aileden birinin etkili yöntemlere ulaşamadığını ve ihtiyaç duyduğu hizmeti alamadığını göstermektedir. Pandemi öncesi ve pandemi dönemindeki bu olumsuz veriler, gelecekte daha da kötüleşebileceğini işaret etmektedir.

Dünyada Anne Ölümleri

Dünyada her yıl yaklaşık 295 bin anne ölümü, 2.6 milyon yeni doğan ölümü ve 25 milyon sağlıksız düşük gerçekleşmektedir. Bu veriler, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Pandemi Sürecinde Türkiye’de Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hizmetlerinin Durumu
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin