Ülkemizde, başta lösemi, lenfoma (lenf kanseri) ve Multiple Myeloma gibi hastalıklar ile mücadele eden birçok hasta kök hücre bağışı beklemektedir. Ancak, toplumda kök hücre bağışı ile ilgili olarak dolaşan bazı yanlış bilgiler, potansiyel bağışçıların bu anlamda çekinceler yaşamasına neden olmaktadır. Bu yanlış algıların başında, bağış sonrası kalıcı yan etkiler ve ağrılı bir süreç olduğu yönündeki korkular yer almakta. Ayrıca, hastaneye yatma gerekliliği gibi konular da sıkça konuşulmaktadır.
Bu yanlış bilgileri ortadan kaldırmak ve kök hücre bağışı konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla gerçekleştirilen “Türkiye Kök Hücre Bağışı Farkındalık Araştırması”na göre, katılımcıların %41’i kök hücre bağışı hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını belirtmiştir. Araştırmanın diğer bir bulgusu ise katılımcıların %72’sinin hangi kanser türlerinin tedavisinde kök hücre bağışının yapılabileceği konusunda bilgi sahibi olmadığını veya yanlış bilgiye sahip olduğunu göstermektedir. Pfizer Onkoloji ve Twentify araştırma şirketinin gerçekleştirdiği bu çalışma, Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinden 900 kişi ile yapılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, katılımcıların %73’ü kök hücre bağışını daha önce duymuşlardır.
Yan Etki Korkusu
Araştırmada dikkat çeken diğer bir sonuç ise, katılımcıların donör olmanın en büyük iki çekincesinin kalıcı yan etkiler olacağı ve işlem sırasında ciddi ağrı hissedileceği düşüncesi olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların %87’si kendisi dahil çevresinde herhangi birinin kök hücre bağışçısı olmadığını ifade etmiştir. Yalnızca %32’lik bir kesim, kök hücre bağışının nerede ve nasıl yapıldığı hakkında bilgi sahibidir.
Hedef 5 Milyon Bağışçı
Avrupa ve Amerika Kemik İliği Nakli Dernekleri üyesi Prof. Dr. Zafer Gülbaş, her organın bir kök hücresine sahip olduğunu hatırlatarak, “Bugün en çok konuşulan konu, hematopoetik (kan yapıcı) kök hücre olarak bilinen kemik iliğindeki kök hücrelerdir. Kök hücre bağışının önemi oldukça büyüktür; çünkü lösemi, lenfoma, aplastik anemi ve myeloma gibi hastalıklara sahip bireylerde, kök hücre nakli ile hastalıkların tedavi edilmesi ve hayatlarının kurtarılması mümkün olmaktadır. Dolayısıyla, kök hücre bağışı yaparak birçok hastanın yaşamına umut olabilirsiniz.” dedi.
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından kurulan Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi, son beş yılda önemli bir başarıya imza attığını belirten Gülbaş, “Şu anda Türkiye’de 700 binin üzerinde bağışçı bulunmaktadır. Ancak bu sayının artırılması büyük önem taşımaktadır. Bu sayıyı 5 milyon seviyelerine çıkardığımızda, daha fazla insanın yaşamını kurtarma şansına sahip olacağız.” diye ekledi.
Doğru Bilinen Yanlışlar
Kök hücre bağışı konusunda toplumda yer alan bazı yanlış inanışlar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Gülbaş, “Kök hücre bağışında bulunduğunuzda, tekrar bu hücreleri yerine koyamayacağınız, kanserli hale gelebileceğiniz veya kanınızdaki hücrelerin eksileceği gibi yanlış bilgiler vardır. Bu yanlış bilgiler sıkça dile getirilmektedir fakat hiçbiri doğru değildir. Kök hücre toplama işlemi koldan yapılmaktadır. Kemik iliğindeki kök hücrelerin koldaki miktarının artması için beş gün boyunca sabah ve akşam iğne uygulaması yapılmaktadır. Beş günün sonunda, kök hücreler kemik iliğinden kana geçmektedir. İşlem sırasında bir koldaki damara iğne ile girilir, kan hücre ayırıcı cihazın içine aktarılır ve kök hücreler buradan ayrılarak, geri kalan kan diğer koldan hastaya geri verilir. Bu işlem yaklaşık 3.5 saat sürmekte ve sonrasında kişi yürüyerek hastaneden ayrılmaktadır.” şeklinde açıklamada bulundu. Ayrıca, Covid-19 sürecinde Türkiye’deki donörlerin %25’inin, donör olmaktan vazgeçtiğini üzülerek ifade etti.