Besin Alerjileri Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Son yıllarda çocuklarda besin alerjilerinin görülme sıklığının artması, önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Dr. Serdar Nepesov, özellikle batı tipi yaşam tarzının etkisiyle bu durumun daha da yaygınlaştığını belirtmektedir. Günümüzde çocukların besin alerjisi görülme oranının %1-10 arasında değiştiği tahmin edilmektedir. İlk yaşlarda, çoklu gıda alerjisinin oranı %2.5, ciddi alerjik reaksiyonlar ise %3 olarak kaydedilmektedir. Son 20 yıl içinde besin alerjisi nedeniyle yapılan doktor başvurularında üç kat artış gözlemlenmiştir. Ayrıca, bu dönemde besin kaynaklı anafilaksi oranlarının da %100 oranında arttığı ortaya çıkmıştır.
Alerjik Özellikte 170 Besin Var
Besin alerjisi, bireylerin yaşam kalitesini ve genel sağlığını etkileyen ciddi bir durumdur. Dr. Nepesov, alerjiye neden olan bazı besinlerin tüketiminden kaçınılması gerektiğini vurgulamakta, bu nedenle çocukların yeterli ve dengeli beslenmesinin büyük önem taşıdığını ifade etmektedir. Özellikle tanı alan çocuklar için sağlıklı beslenme alışkanlıklarının benimsenmesi gerekmektedir. Alerjenik özellikler taşıyan birçok besin bulunmaktadır ve bu durumun ortaya çıkmasında çeşitli faktörler rol oynamaktadır. Aşağıda bu faktörler sıralanmıştır:
- Genetik yatkınlık
- Hijyen hipotezi
- Doğum şekli
- Beslenme alışkanlıkları
- Mevsim değişiklikleri
- Düşük D vitamini düzeyi
- Omega 3 alımının az olması
Besin alerjisine sıkça neden olan gıdalar arasında inek sütü, yumurta, fıstık, kuruyemişler, soya, buğday, balık ve kabuklu deniz hayvanları yer almaktadır. Ancak doğada yaklaşık 170 farklı alerjenik besin bulunmaktadır.
Belirtiler ve Tehlikeleri
Besin alerjisi, alerjen besinlerin tüketilmesi durumunda hafif belirtilerden, hayatı tehdit eden ağır reaksiyonlara kadar geniş bir yelpazede etkiler yaratabilir. Bu belirtiler vücudun farklı sistemlerinde değişikliklere neden olabilir. En yaygın belirtiler ciltteki değişikliklerdir. Dr. Nepesov, besin alerjisi olan çocukların %70-75’inde erken dönemde kızarıklık, kaşıntı, ürtiker, döküntü ve anjiödem gibi cilt reaksiyonlarının görüldüğünü belirtmektedir. Ayrıca, çocukların %13-34’ünde erken dönemde bulantı, kusma, kolik tarzı karın ağrısı ve ishal gibi gastrointestinal belirtiler ortaya çıkabilir. Geç dönemde ise reflü, mukuslu kanlı dışkılama, kilo alamama ve besin reddi gibi şikayetler görülebilir. Nadir durumlarda, burun akıntısı, hapşırma, ses kısıklığı, öksürük, hırıltı/hışıltı ve nefes darlığı gibi solunum yolu belirtileri de gelişebilir. Besin alerjisi olan çocukların %1-4’ünde anafilaksi görülebilir ve bu durum bazen ölümcül olabilir. Anafilaksi, alerjen bir besin alındıktan sonra ani ve hayatı tehdit eden sistemik bir reaksiyon olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda, belirtilerin dakikalar içinde fark edilip acil müdahale yapılması hayati önem taşımaktadır. Erken tip reaksiyonlar genellikle besin alındıktan sonra dakikalar içinde ortaya çıkarken, geç tip reaksiyonlar 72 saat sonra kendini gösterebilir.
Tanı ve Yönetim
Besin alerjisinin varlığını belirlemede ayrıntılı bir öykü almak oldukça önemlidir. Dr. Nepesov, tanı koyma yöntemleri arasında serumda spesifik antikor ölçümü, deri testi, tanısal eliminasyon ve besin provokasyon testlerinin kullanıldığını ifade etmektedir. Bu yöntemler sayesinde çocukların hangi besinlere alerjisi olduğu tespit edilmektedir. Anne sütü ile beslenen bebeklerin, altı aya kadar anne sütüne devam etmeleri önerilmektedir. Ancak bu süreçte, eğer anne alerji yapan bir besin tüketiyorsa, bu besinin diyetinden çıkarılması önemlidir. Anne sütü alan bebekler için hipoalerjenik mamaların tercih edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Birçok aile, besin alerjisi olan çocuklarına keçi veya koyun sütü vermeyi tercih etse de, bu sütlerin protein içeriği inek sütü ile benzerlik gösterdiği için alerjik reaksiyonlar görülebilmektedir. Ayrıca, besin alerjisi olan çocuklarda atopik egzama, alerjik rinit ve astım gibi durumların daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bu nedenle, çocukların bu yönlerden de takip edilmeleri büyük önem taşımaktadır. Yaş ilerledikçe, bazı besin alerjilerinin kaybolabileceğini belirten Dr. Nepesov, örneğin yumurta ve inek sütü alerjilerinin çoğunun iki yaşında düzelme göstermekte olduğunu ifade etmektedir. Düzelmeyen hastalar için aşı tedavisi uygulanabilmektedir. Ancak, kabuklu deniz ürünleri ve kuruyemiş alerjileri genellikle ömür boyu sürebilir, bu nedenle bu gıdaları tüketen kişiler her dönem bu besinlerden uzak durmalı ve ani reaksiyon gelişmesi durumunda gerekli ilaçları yanlarında bulundurmalıdır.