Duyguların Fiziksel Yansımaları: Kelebekler ve Vagus Siniri
Yaşadığımız yoğun duyguların, beynimizin amigdala bölgesi tarafından yaratılan “kaç ya da savaş!” refleksi ile doğrudan bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Bu tür durumlarda, vücudumuz tehlikeyi sezinlediğinde hemen aksiyon moduna geçiş yapar. Adrenalin seviyemiz hızla artarken, otomatik sinir sistemi de kan akışını organize etmeye başlar.
Bu süreçte, kanımızın yaşamsal öneme sahip olmayan bölgelerden çekilmesi, vücudun hayati organlarına yönlendirilmesi sağlanır. Örneğin, midenin ve bağırsakların kan akışı azaltılırken, bu kan diğer hayati bölgelere pompalanır. Kan akışındaki bu önemli değişimi büyük ölçüde yöneten yapı, onuncu kafa siniri olarak da bilinen vagus siniridir.
Vagus siniri, kan akışının azalması ile birlikte midenin işlevlerini yavaşlatırken, diğer yandan kalp atış ritmini artırarak vücudu tehlikeye karşı hazırlamaya yardımcı olur. Tüm bu fiziksel tepkimeler, vücudumuzun ilkel bir biçimde geliştirdiği ani refleksler sonucunda ve çok kısa sürelerde meydana gelir.
Sonuç olarak, bu karmaşık süreçleri deneyimlediğimizde sıkça karşılaştığımız hissi, “midemde kelebeklerin uçması” şeklinde tanımlıyoruz. Bu ifade, aslında duygularımızın bedenimizde yarattığı etkiyi oldukça etkili bir şekilde özetlemektedir.
Kaynak: Popular Science Türkiye