Aşılama Yönteminin Tarihçesi
Popular Science‘da yer alan bir makaleye göre, aşılama yöntemini ilk olarak keşfeden toplum Çinliler olmuştur. Yaklaşık 2000 yıl önce, çiçek hastalığına karşı bir önlem olarak, hastaların vücutlarındaki yara kabukları toz haline getirilerek, bu tozun sağlıklı bireyler tarafından burundan çekilmesi sağlanıyordu. Ancak bu yöntem, diğer mikropların yayılması açısından büyük bir risk taşımaktaydı. Zira, koruyucu olma özelliği gösterebildiği gibi, bazen de çiçek hastalığını tetikleyerek hastalığın gelişmesine veya hatta ölüme yol açabiliyordu.
Buna rağmen, 18. yüzyılda Avrupa’da bu yöntem yaygın olarak kullanılmaya devam etti. Aynı dönemde, İngiltere’nin kırsal kesiminde bir köy hekimi olan Edward Jenner, çiftliklerde çalışan genç çiftçilerin çiçek hastalığına karşı hiç aşılanmadıkları halde bağışık olduklarını gözlemledi. Bu gençlerin hepsinde, süt ineklerinden geçerek insanlara bulaşan ve oldukça hafif belirtilerle atlatılan ‘inek çiçeği virüsü’ tespit edildi. İnek çiçeği hastalığı, çiçek hastalığı ile kıyaslandığında oldukça önemsiz ve tehlikesiz bir hastalık olarak değerlendiriliyordu.
Jenner, inek çiçeği ile çiçek hastalığı arasındaki yakın ilişkiyi keşfettikten sonra, 1796 yılında bir çiftlik hizmetçisinin yaralarından aldığı virüsü başka birine bulaştırma denemesi yaptı. Üç ay sonra, inek çiçeği virüsü ile aşılanmış gence çiçek virüsü de verildi. Bu deney, inek çiçeği aşısının başarılı olduğunu ve çiçek hastalığına karşı etkili bir koruma sağladığını ortaya koydu.