1. Haberler
  2. Teknoloji
  3. Türkiye’nin Deprem Tehdidi ve Erken Uyarı Sistemleri

Türkiye’nin Deprem Tehdidi ve Erken Uyarı Sistemleri

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’nin Deprem Tehdidi ve Önleme Stratejileri

Son zamanlarda Ege Bölgesi’nde meydana gelen sık depremler, Türkiye’nin olası büyük bir depremin tehdidi altında olduğunu yeniden gündeme getirdi. Uzmanlar, büyük bir depremin beklenmesinin yanı sıra, hızlı bir şekilde depreme karşı alınacak önlemlerin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Gelişmiş teknolojik sistemler sayesinde, depremin meydana geleceği anı saniyeler öncesinde tespit etmek mümkün hale geliyor. Uzmanların belirttiğine göre, bu erken uyarı sistemleri, olası büyük bir depremde yaklaşık 20-25 milyon insanın hayatını kurtarabilir.

Ömer Tarhan Dıvarcı, Türkiye’nin %92’sinin deprem bölgesi olduğu gerçeğini hatırlatarak, “Bu durum artık bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Yeni teknolojiler ile bu tehlikeyi minimize etmek mümkündür. Ancak sanayi kuruluşlarının bilimsel yaklaşımları benimseyip hızlıca uygulamaya geçmesi gerekmektedir. Sanayi kuruluşlarındaki mühendislik birimleri, bilimsel yaklaşımları kendi alanlarıyla bütünleştirebiliyorlar, fakat İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) birimleri, yenilikleri adapte etme ve uygulama noktasında yetersizlik göstermektedir,” dedi.

Erken Uyarı Sisteminin Önemi

Deprem erken algılama ve uyarı sisteminin hayati önemi üzerine konuşan Dıvarcı, “Kişinin deprem merkezine olan uzaklığına bağlı olarak, en yakın yerleşim yerleri için erken uyarı 8 saniye öncesine kadar verilebilir. Deprem merkezinden uzaklaştıkça bu süre artabilir. Örneğin; Sarıyer’de bulunan bir kişi, Silivri’de meydana gelen bir deprem için 15-20 saniye uyarı alabilir. Sistemin hata payı yoktur. Doğru yapılandırılmış bir sistem ile insanları doğru bir şekilde uyarabilirsiniz,” şeklinde belirtti.

Yetersiz Uygulama ve Eğitim İhtiyacı

Dıvarcı, Türkiye’de depremle ilgili yapılan uygulamaları eleştirerek, “20 yıldır deprem erken uyarı sistemine dair hiçbir adım atılmadı. Bilim insanları depremin meydana gelişini çok iyi biliyor, ancak gerekli önlemleri alma konusunda yeterli bilgiye sahip değiller. Bu durum, sanayi ile ilgili deneyim eksikliğinden kaynaklanıyor. Ayrıca, bazı bilim insanları 10-15 saniyeyi önemsemiyor. Oysa bu süre içinde binaların boşaltılması mümkün. Bu sistemin yaygınlaşmamasının sebeplerinden biri, 20 yıl boyunca bu uygulamayı kabul etmemiş olmanın getirdiği baskıdır,” dedi.

Yaşam Hakkı ve Hukuki Süreçler

Erken algılama ve uyarı sisteminin bir yaşam hakkı meselesi olduğunu vurgulayan Dıvarcı, “Hiç kimse bir insanın yaşam hakkını elinden alamaz. Bilim insanı dahi olsanız bu hakkı gasp edemezsiniz. 6-8 saniyelik uyarıların yetersiz olduğunu söylemek, yurttaşların yaşama hakkını ihlal etmektir. Bu durumun hukuki karşılığında adım atılması gerekmektedir. Kişinin 3-5 saniyesine karar verme hakkı yoktur. 20 saniyelik bir uyarı ile hayat kurtarabilecek birine engel oluyorsunuz,” şeklinde konuştu. Ayrıca, İstanbul’a bu sistemi kurmanın maliyetinin 3-3.5 milyon Avro civarında olduğunu ve bu miktarın İstanbul’un bir buçuk yıllık lale harcamasına denk geldiğini ifade etti.

Bireysel Önlemler ve Eğitim

Yurttaşların bireysel olarak alması gereken önlemler olduğuna dikkat çeken Dıvarcı, “Evlerde güvenli bir ortam oluşturmak mümkündür. En küçük odanızı güçlendirerek güvenli bir alan haline getirebilirsiniz. Her katta aynı odanın güçlendirilmesi, binanın statik yapısını da güçlendirir. Bu tür uygulamalar, bireysel olarak gerçekleştirilebilecek basit ama etkili yöntemlerdir. Yurttaşların bilinçlendirilmesi ve eğitim almaları şarttır. Erken uyarı alıp bunu etkili bir şekilde kullanmak önemlidir,” dedi.

Dıvarcı, “Bu sistemin varlığı Boğaziçi Üniversitesi, AFAD ve Ege Üniversitesi tarafından biliniyor ama birçok kişi ‘8-10 saniye yetersiz’ argümanına takıldığı için ilerleme kaydedilemiyor. Ben 1 saniye daha yaşayacaksam, bu kararın sahibi ben olmak isterim.” diye ekledi.

Son olarak, beklenen büyük depremin ciddiyetine değinen Dıvarcı, “Beklenen büyük bir deprem var. Kaç kişinin öleceği veya kurtulacağı bilinmiyor. Bu sistem 20-25 milyon insanın kaderini değiştirebilir. Japonya, Meksika gibi ülkeler neden bu sistemi kullanıyor? Onlar sürelerin kısa olduğunu bilmiyor mu? 2006’da İtalya’da büyük bir deprem meydana geldiğinde, bilim insanlarına benzer bir muamele yapıldığı için devlete ve hayatını kaybedenlerin ailelerine davalar açıldı. Erken uyarı sistemleri ile 30 saniyeye kadar uyarı alabilen bölgeler var. Bu insanların, tehlikeli binaların içinde durmaması gerekiyor. Yapılması gereken çok şey var,” diyerek sözlerini tamamladı.

Deprem Erken Algılama ve Uyarı Sistemi Nasıl Çalışır?

Türkiye’nin Deprem Tehdidi ve Erken Uyarı Sistemleri
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin