NASH’in Açılımı ve NASH Hastalığı Nedir?
NASH, yani non-alkolik steatohepatit, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasının iltihapla birlikte gelişmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Türkiye’de 19 milyondan fazla yağlı karaciğer hastası bulunmakta olup, bunların yaklaşık 4 milyonu siroz riski taşıyan NASH hastasıdır. Bu hastalık, vücutta karaciğere özgü belirgin sinyaller vermediği için genellikle sinsi bir şekilde ilerler. Hastalık, sinyal verecek noktaya ulaştığında ise geri dönüşü mümkün olmamakta, bu da erken müdahale ve önlemlerin hayati önem taşıdığı anlamına gelmektedir.
Karaciğerin Yağlandığını Nasıl Anlarız?
Çoğu hasta, herhangi bir belirti ile bize başvurmaz; genellikle rutin kontroller sırasında ya da laboratuvar sonuçlarıyla karaciğer yağlanması tespit edilir. Tanı koymak için ultrasonografi sıkça kullanılan bir yöntemdir. Bazı hastalarda ise aşağıdaki belirtiler görülebilir:
- Halsizlik
- Çabuk yorulma
- Kaşıntı
- Sarılık
- Karın sağ üst kadranda ağrı ve dolgunluk hissi
NASH Belirtileri Nelerdir?
NASH, sinsi seyreden bir hastalıktır ve hastalar genellikle ileri evre siroz gelişene kadar belirti vermezler. Nadiren de olsa halsizlik, genel iyi hissetmeme hali, karnın sağ üst kısmında huzursuzluk, dolgunluk veya hafif ağrı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Belirti vermemesi, hastalığın önemsenmemesine ve dolayısıyla teşhis edilmesinin zorlaşmasına neden olmaktadır. Geçmişte, siroz teşhisi koyulan hastaların önemli bir kısmında sirozun nedenini belirlemek mümkün olmuyordu; ancak günümüzde bu hastalardaki sirozun aslında NASH kaynaklı olduğu anlaşılmıştır.
Kimler Risk Altında?
Diyabet, kolesterol gibi kronik metabolik hastalıklara sahip olanlar, aşırı kilolu olanlar, hareketsiz yaşam sürenler, düzenli ya da düzensiz alkol tüketenler ve birden fazla ilaç kullanmak zorunda kalan kişiler, karaciğer yağlanması açısından risk grubundadır.
NASH Tedavisi Var Mı?
NASH’in kesin bir tedavisi için henüz piyasada onaylanmış bir ilaç bulunmamaktadır. En etkili tedavi yöntemi olarak doğru beslenme ve fiziksel aktivite önerilmektedir. Aşırı kilolu bireyler için kilo kaybı büyük önem taşır; ancak bu kaybın kademeli bir şekilde, haftada en fazla 1,5 kg olacak şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Hızlı kilo kaybı, yağlanmayı artırabilir. Kilo kaybı ve fiziksel aktivite, NASH ile ilişkili durumların (örneğin obezite, tip 2 diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi, insülin direnci) kontrolünü kolaylaştırır. Yağlı karaciğer hastalarında en sık görülen ölümler kalp kaynaklıdır, bu nedenle kilo verme ve fiziksel aktivite, yalnızca karaciğer sağlığı açısından değil, aynı zamanda kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltma açısından da kritik öneme sahiptir.
Karaciğer Yağlanmasına Karşı Ne Gibi Önlemler Alınabilir?
Karaciğer yağlanmasını önlemek için en önemli silahlarımız doğru beslenme ve düzenli fiziksel aktivitedir. Ayrıca fitoterapide öne çıkan bitkisel özütler de kullanılmalıdır. Devedikeni, zerdeçal, enginar ve karahindiba gibi bitkilerin aktif özütlerinin karaciğer yağlanması üzerinde olumlu etkileri olduğu klinik çalışmalarda gösterilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken temel nokta, bitkilerin besleyici ve tedavi edici özellikleri arasındaki farkı doğru anlamaktır. Bu bitkileri besin olarak tüketmek yerine, standardize edilmiş aktif içeriklerini içeren ürünleri tercih etmek gerekir. Doğru ürünlerin uygun dozlarda alınması ve gerekli tetkiklerin yapılması için başlangıçta doktor gözetimi şarttır.
NASH Hastalığı ve Covid-19 İlişkisi
Halen pandemi sürecinde olmamız nedeniyle, NASH hastalığı geçirmiş bireylerde Covid-19 virüsünün daha ağır semptomlara yol açtığı gözlemlenmiştir. Metabolik komorbiditesi olan hastaların Covid-19’a yakalandığında daha ciddi semptomlar geçirdikleri araştırmalarla belgelenmiştir. Metabolik sendromu olan hastalarda Covid-19 insidansı, normal hastalara göre daha yüksektir. Bu nedenle, karaciğer yağlanmasının önüne geçmek, Covid-19 gibi hastalıklardan korunma şansını artırmaktadır.
NASH Hastası Bir Bireyin Covid-19 Sonrası Tehlikeleri
NASH hastası bireyler, Covid-19 geçirdikten sonra bazı tehlikelerle karşılaşabilir. Covid-19 sürecini hafif veya orta şiddette atlatan hastalar, belirti göstermeyebilir; ancak bu hastalık akciğerlerde ciddi hasarlara yol açabilmektedir. Covid-19’u ağır şekilde geçiren hastalarda ise kullanılan ilaçlar, karaciğerde yorgunluğa ve dolayısıyla yağlanmaya neden olabilir. Dolayısıyla, her iki grup için de sonraki dönemlerde risk mevcuttur. Bu yüzden, NASH hastalığı için ‘Covid’in sessiz katili’ ifadesi kullanılmaktadır. Sinsice var olan bu hastalık, özellikle Covid-19 sonrası dönemde bireylerde kalıcı hasarlara yol açabilir. Bu noktada takviye edici gıdaların kullanımı da önem kazanmaktadır. Özellikle deve dikeni (milk thistle) ve zerdeçal içeren, ayrıca kolin ile desteklenen ürünlerin kullanımını öneriyoruz.