Prof. Dr. Akkocaoğlu, ağız enfeksiyonlarının nedenlerini ve bu enfeksiyonlardan nasıl korunabileceğimizi AA muhabirine anlattı. Ağızdaki enfeksiyonların birçok sağlık sorununa yol açabileceğini vurgulayan Akkocaoğlu, bu enfeksiyonların diş ve diş eti sorunlarıyla başlayabileceği gibi, çevre dokulardan da kaynaklanabileceğini ifade etti.
Akkocaoğlu, farklı bölgelerdeki enfeksiyonların anatomik boşluklar aracılığıyla yayılabileceğine dikkat çekerek, “Örneğin, dişlerdeki enfeksiyonlar sinüs bölgesine yayılabilir ve baş-boyun bölgesindeki damarlar yoluyla beyne kadar ilerleyebilir. Özellikle ‘fossa kanina apsesi’ olarak adlandırdığımız apse türü, üst çenedeki köpek dişleri bölgesinden başlayarak arterler aracılığıyla beyne ulaşabilir. Eğer bu enfeksiyon beyne çok şiddetli bir şekilde ulaşırsa, ölümcül sonuçlar doğurabilir.” dedi.
Akkocaoğlu, son dönemlerde tıp doktorlarının cerrahi işlemler sonrasında ilgili bölgede enfeksiyon gelişimini fark ettiklerini, ancak enfeksiyonun kaynağını bulmakta zorluk çektiklerini belirtti. Bunun sonucunda doktorların, hastaları diş muayenelerine yönlendirdiklerini belirtti. “Örneğin, bir kalça, diz veya kalp kapağı protezi uygulandığında, hastaların ağızda hiçbir diş ve diş eti enfeksiyonu olmadan kendilerine teslim edilmesini istediler. Çünkü ağız, en önemli fokal enfeksiyon odağıdır.” diye ekledi.
Çocuk yaşlardan itibaren herkesin düzenli olarak bir diş hekimi kontrolünden geçmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Akkocaoğlu, hastaların düzenli aralıklarla muayene olmasının önemine dikkat çekti. Bu sayede enfeksiyonların önüne geçilebileceğini belirten Akkocaoğlu, “Hekimlere yalnızca hastalıklar son noktaya geldiğinde başvurulmamalıdır.” diyerek şunları ifade etti:
- “Diş çürüğünden ya da diş etinden kaynaklanan bir enfeksiyon, eğer zamanında tedavi edilmezse kaçınılmaz olarak şiddetli bir ağrı ve şişlikle hekime başvurmanıza neden olacaktır.”
- “Bu durum, istenmeyen bir şekilde tedavinin ileri bir cerrahi müdahale gerektirmesine yol açabilir.”
- “Şu anda antibiyotik kullanımını kısıtlamaya çalışıyoruz, ancak tedavilerin gecikmesi nedeniyle, çoğu zaman hastalar son aşamadaki diş enfeksiyonları için hekime başvuruyor ve bu da daha güçlü antibiyotik tedavilerine ihtiyaç duymalarına yol açıyor.”
Diş Fırçalama Alışkanlıkları
Akkocaoğlu, bireylerin ağız hijyenine dikkat etmeleri gerektiğini ve dişlerin günde en az 2-3 kez fırçalanmasının önemini vurguladı. Diş fırçalandıktan hemen sonra beslenmeye devam edilmemesi gerektiğini belirterek, “Fırçalamanın hemen ardından yemek yersek veya düzenli öğünlerimiz olmazsa, çürükler ve diş eti hastalıklarına bağlı enfeksiyonlar kaçınılmaz olacaktır.” dedi. Ailelerin bu konuda bilinçlenmesinin de önemli olduğunu belirten Akkocaoğlu, “Çocuklarımıza, anne babalar olarak iyi bir örnek olmalıyız.” şeklinde konuştu.
Akkocaoğlu, her ağız tipinin farklı olduğunu ve bu nedenle her bireyin günlük ağız bakımının da farklılık göstereceğini ifade etti. “Diş ipi ve düzenli ağız solüsyonu kullanımı elbette faydalıdır; ancak herkesin diş ipine ihtiyaç duyup duymadığı veya ara yüz fırçası kullanmasının gerekip gerekmediği kişiye özel bir durumdur. Hiçbir ağız birbirinin aynısı değildir; dolayısıyla ağızın sağ ve sol tarafları arasında da farklar vardır.” dedi.
Akkocaoğlu, “Ara yüz fırçaları, aralıklı bölgelerde; diş ipi, sıkı bölgelerde; cerrahi bir işlem sonrası ise ağız gargarası kullanılması gerekmektedir. Ancak ağız gargarası sürekli kullanıldığında, ağızda yaşayan mikroorganizmaların dengesi bozulabilir; bu da fırsatçı bakterilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.” diye ekledi. “Ülkemizdeki mantar enfeksiyonlarının en önemli nedeni, aşırı ve gereksiz antibiyotik ve ağız gargarası kullanımından kaynaklanmaktadır. Uzun süreli kullanımlarda ağız florasında gereksiz değişiklikler meydana gelir.” şeklinde sözlerini tamamladı.
