Yüz Kemiklerinde Yaşla Beraber Görülen Değişiklikler ve Çözümleri
Yüzümüz, cildimizi ayakta tutan kemik yapılarına sahiptir. Bu kemikler, elmacık kemikleri, çene hattı ve şakak bölgeleri gibi ana kolonları içerir. Yaş ilerledikçe, bu bölgelerdeki kemiklerde aşınma ve kayıplar meydana gelir. Sonuç olarak, yüzün yapısı zamanla aşağıya doğru sarkmaya başlar. Yüzdeki deri, sanki eriyen bir zemin üzerinde kayıyormuş gibi hareket eder. Bu kaymayı, nazolabial bölge ve çin bıyığı gibi alanlardaki ligaman adı verilen yapılar önler.
Bunun sonucunda, cilt sarkarken bu bölgelerde katlantılar oluşur. Zamanla, dolgu uygulamalarıyla onarılamayan bölgeler için cerrahi yöntemlere başvurmak kaçınılmaz hale gelir. Ancak, bu duruma gelmeden önce önlem almak oldukça daha kolaydır. Yaşlanmayı geciktiren uygulamalardan biri, kaybolan hacimleri anatomik yapıya uygun bir şekilde, aşırıya kaçmadan ve sadece restore ederek doldurmaktır.
Yaş ilerledikçe, yüzün genel yapısında ana kemik kolonlarında aşınmalar başlayabilir. Bu volüm kaybı, bazen kilo kaybı ile de ilişkilendirilebilir. Erken müdahalelerde elmacık kemikleri, şakak bölgesi ve çene hattına yapılan dolgu uygulamaları ile kaybedilen hacim geri kazandırılabilir, böylece doğal ve etkili sonuçlar elde edilir. Dolgu uygulamalarının amacı, yüzü şişirmek değil, sadece kaybolan hacmi destekleyerek yüzü eski yapısına kavuşturmaktır. Bu sayede cildin aşağıya doğru sarkmasının önüne geçilmiş olur.
Dolgu uygulamaları sonrası elde edilen sonuçlar ile elmacık, şakak ve çene hattındaki hacim geri kazanılarak V şekilli bir yüz yapısı oluşturulur. Aynı zamanda yüz liftingi etkisiyle, çin bıyıkları ve nazolabial oluklar hafifletilir. Böylece, yüzün volüm kaybı nedeniyle oluşan sarkma süreci de yavaşlatılmış olur.
Kollajen Kaybı ve Çözümleri
20’li yaşların sonlarına doğru, cildimizde kollajen kırılmaları başlamaya başlar. Aynı zamanda, kollajenin yeniden üretimi de azalır veya durur. Bu kayıplar ilerledikçe, elastikiyet kaybı meydana gelir ve cilt kalitesi bozulur. Elastikiyetin azalması, cildin sarkmasına sebep olur. Çene kenarından aşağı doğru gevşeyen cilt, öncelikle nazolabial oluklarda ve çin bıyıklarında toplanarak katlantılara yol açar ve bu durum yaş alma belirtilerini ortaya çıkarır.
Hemen herkesin yaşadığı bu kollajen kaybını, uygun zamanlarda yerine koymak mümkündür. Düzenli aralıklarla uygulanan kollajen aşıları, mevcut kayıpları telafi eder. Bu uygulamalar, yüze lifting etkisi sağlarken, cilde nem vererek canlılığını ve dinçliğini korur. Zamanla gözeneklerde genişleme ve lekelenme gibi sorunlar gelişen ciltler, erken dönemde yapılan takviyelerle tedavi edilebilir.
Güneş Maruziyeti ve Cilt Üzerindeki Etkileri
Yaş ilerledikçe, maruz kalınan güneş miktarı da artar. Güneş, cildimizde birçok faydalı fiziksel üretime yol açarken, aynı zamanda cildi kurutmakta ve ozon tabakasındaki delikler sebebiyle UV ışınları ile pigment sentezini olumsuz etkilemektedir. Zamanla ciltte lekelenme ve renk eşitsizlikleri ortaya çıkar. Bu durum, dışarıdan bakıldığında cilt kalitesini düşürür. Güneş maruziyeti sonucu oluşan ince kırışıklıkların ve renk dalgalanmalarının önüne geçmek, mezoterapi uygulamaları ile mümkündür. Doğru karışımlar ile cilt nemlendirilirken, ince kırışıklıkların oluşumu da engellenir.
Ayrıca, çeşitli vitamin ve mineral uygulamaları ile pigmentasyon farklarının önüne geçilerek, sağlıklı ve homojen bir cilt tonu elde edilebilir.
Ciltteki Hyalüronik Asit ve Su Kaybı
Ciltte su kaybı başladığında, ilk belirti kuruluk olarak kendini gösterir. Bu kuruluk, mimik hareketleri ile birleştiğinde, zamanla yerleşik kırışıklıklara dönüşür. Sürecin ilerlemesiyle, kişi mimik yapmadığında bile, bu ince kırışıklıklar özellikle ağız çevresinde belirgin hale gelir ve kişiye yaşlı bir görünüm kazandırır.
Bu tür ince kırışıklıkların oluşumunu engellemek için, 30’lu yaşların başında cildin nem kaybı hissedildiğinde hemen saf hyalüronik asit takviyelerine başlanmalıdır. Kişiye özel olarak seçilecek nem aşıları veya gençlik aşıları ile cilde gerekli nem geri kazandırılır.
Alın Kırışıklıkları, Kızma Çizgileri ve Kaz Ayakları
Hemen herkesin duygusal tepkileri sonucunda yüz mimikleri oluşur. Genellikle gülme, kaş çatma veya şaşırma gibi hareketler, zamanla kalıcı hale gelerek alındaki çizgilerin, kaz ayaklarının ve kızma çizgilerinin oluşmasına neden olur. Gençken aktif olarak kullandığımız mimiklerimizin zararı yoktur; ancak yaş ilerledikçe, mimik yapmadığımız halde bu çizgiler kalıcı hale gelir ve yüz ifadesini olumsuz etkiler.
Oluşan bu kırışıklıklar, yaşlılık belirtisi olarak algılanır. Ancak, bu durumu önlemek mümkündür. Botoks uygulamaları, kırışıklıkların oluşumunu önlemede oldukça etkilidir. Aynı zamanda şakak bölgesinde ve alında minimal gerilmeye sebep olarak, yüzü yukarı kaldırır ve taze, genç bir görünüm sağlar.
Yukarıda bahsedilen tüm uygulamalar, oldukça pratik ve kişilerin sadece 3 veya 6 ayda bir kendilerine ayıracakları 15 dakikalık kısa müdahalelerle gerçekleştirilebilir. Kısa süreli bu müdahaleler sayesinde, yaşlanma süreci önemli ölçüde ertelenebilir.
Anlaşıldığı üzere, genç görünmek sadece genetik mirasla ilgili değildir. Eğer cildinize ve kendinize kısa süreler ayırırsanız, ilerleyen yaşlarda bile çok daha taze, çekici ve canlı bir yüze, yüksek cilt kalitesine sahip olabilirsiniz.
