Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sevgi ve sevgililik kavramları üzerine derinlemesine değerlendirmelerde bulundu. Sevgi, insanoğlunun en temel ve karmaşık duygularından biri olarak, birçok farklı boyutu içermektedir.
Sevgi: İçtenlik ve Samimiyetin Temsili
Prof. Dr. Tarhan, sevgi kelimesinin içtenlik ve karşıdaki kişiye duyulan derin hisleri barındırdığını vurguladı. “’Seni seviyorum’ dendiğinde, aslında o kişi için sıcak dostluk ve samimi duygular besliyorum anlamı da çıkıyor. Bu, karşı tarafa yönelik bir güven duygusu oluşturuyor ve dolayısıyla sevgi, aynı zamanda dostluk anlamını da taşır” dedi.
Sevginin Kişisel Algısı
Sevginin tanımının kişiden kişiye değiştiğine dikkat çeken Tarhan, “Arapçada ‘muhabbet’ kelimesi sevgi anlamına gelen ‘hub’ kökünden gelir. Bu, duyguların çekirdeğini temsil eder” şeklinde ifade etti. “Renkleri düşündüğümüzde, beyaz tek başına bir renk olabilir fakat yedi renk beyazdan ortaya çıkar. Sevginin de farklı renkleri olduğunu söyleyebiliriz. Öfke, kin ve nefret varsa sevgi azalmıştır. Aşk kelimesi ise sevgiyi en yoğun şekilde ifade eder. Sevginin tanımı bireye göre farklılık gösterir; aşık olan biri için sevgi nesnesi yalnızca o kişinin kendisidir.”
Kadın ve Erkek Arasındaki Sevgi Farklılıkları
Tarhan, kadınların romantik sevgiyi daha çok deneyimlediğini belirtti ve “Erkeklerde erotik sevgi gözlemlenirken, kadınlarda romantik bir bağlanma durumu söz konusu. Bu iki türü ayırt etmek önemlidir. Romantik sevgiler, sevgi nesnesine güçlü bir bağlanmayı içerir. Yüksek anlam taşıyan sevgiler, örneğin vatan sevgisi veya ilahi sevgi gibi, daha derin ve anlamlıdır” dedi.
Çocuk ve Sevgi İlişkisi
Sevginin yönetilmesi gereken bir duygu olduğuna dikkat çeken Tarhan, “Yeni doğan bir çocuğun ilk sevgi nesnesi annesidir. Çocuk doğduğunda dış dünya ile karşılaştığında korkar, çünkü anne karnı konforlu bir alandır. Anne sevgisi, bu korkuyu azaltarak güven oluşturur. Sevgi, güvene giden yolda önemli bir unsurdur” ifadelerini kullandı.
Sevgi Duygusunun Öğretilmesi
Prof. Dr. Tarhan, düşüncenin duyguları yönettiğini belirterek, “Kişiye negatif düşünceler hakimse, pozitif düşünce teknikleri ve zihinsel stratejilerle bu durumun üstesinden gelinmelidir. Duygularını yönetebilen bir kişi, sevgi, korku ve öfke gibi duygularını da kontrol altına alabilir” dedi.
Beyindeki Ayna Hücreleri ve Duygu İletimi
Tarhan, sevginin beyindeki karşılığına da değinerek, “Beynimizde ayna sinir hücreleri vardır ve bu hücreler duygularla ilişkilidir. Güçlü bir sevgi hisseden kişi, karşı tarafla sözlü iletişim kurmasa bile, ayna hücreleri sayesinde karşı tarafta sevgi hissiyatı oluşturur. Bu durum, insanların sözel olmayan bir iletişim dili oluşturarak duygusal bağ kurmalarını sağlar” dedi.
Sözel Olmayan İletişimin Önemi
İnsan ilişkilerinde sözel olmayan iletişimin, tüm iletişimin %80’ini oluşturduğunu ifade eden Tarhan, “Sözel olmayan iletişim, duygu aktarımıdır. Mikro ifadeler, ses tonu ve seçilen kelimelerle duygu aktarımımızı etkileriz. Samimiyetin nörobilimi üzerine yapılan çalışmalar, gerçek sevginin karşı tarafın beyninde nasıl bir etki yarattığını gösteriyor” şeklinde konuştu.
Hislerin Bilimsel Olarak Kanıtlandığı Gerçeği
Tarhan, niyetin sevgi dilini konuşturmanın ilk şartı olduğunu belirterek, “Niyetlenmiş davranışlar ve niyetlenmemiş davranışlar arasında beyin farklı tepkiler verir. Samimi bir niyeti olan kişinin etkisi, karşı tarafta güçlü bir ikna edici olur” dedi.
Sevgi ve Ruhun Gelişimi
“Sevgi, ruhun tekâmülü ile ilgili bir süreçtir,” diyen Tarhan, “Somut zevkler ve dürtüler temel ihtiyaçlarla ilgiliyken, soyut dürtüler sevginin gelişiminin göstergesidir. Sevgi yatırımını anlamlı değerlere yapabilen birey, kendini insan yapan değerlere sahip olur” şeklinde ifade etti.
Sevgi Nesnesinin Doğru Belirlenmesi
Sevginin evreni döndüren bir güç olduğunu belirten Tarhan, “İmkânsız aşklar ve platonik sevgiler de vardır. Sevgi nesnesini doğru belirlemek, insanların nasıl sevdiklerini ve neden sevdiklerini anlamalarına yardımcı olur” dedi.
Sevgi İfadelerinin Kültürel Algısı
Prof. Dr. Tarhan, sevginin ifade edilmesinin zayıflık olarak algılandığını vurguladı. “Özellikle ataerkil kültürlerde, sevgiyi ifade etmek bir kusur olarak görülüyor. Sevgi, düşünce ve duygunun birleşmesiyle anlam kazanır. Hediyeleşmek veya takdir sözleri, sevgi ifadesinin önemli yollarıdır” ifadelerini kullandı.
Sevgi: Evreni Dondüren Güç
Son olarak Tarhan, “Kadınlarda cinsel uyarım fiziksel temasla, erkeklerde ise görsellikle ilişkilidir. Sevgi, zihnimizdeki ateşi canlı tutmaktır. Sevgiye yatırım yaparak bu ateşi beslemeliyiz. Sevgi, evrenin döngüsünü sağlayan en güçlü etkendir” diyerek konuşmasını tamamladı.