Şişmanlık ve Depresyon İlişkisi
Obezite, günümüz toplumunda önemli bir sağlık sorunu olarak öne çıkmakta ve birçok psikolojik rahatsızlıkla ilişkilendirilmektedir. Araştırmalar, şişman bireylerin sıklıkla öz güven eksikliği yaşadığını göstermektedir. Bu durum, toplumda belirlenen “ideal” kadın ve erkek figürlerinin baskısı altında, bireylerin kendilerini yetersiz hissetmelerine yol açmaktadır. Özellikle “fit” olarak tanımlanan bireylerin ön planda tutulması, kilolu insanların göz ardı edilmesine sebep olmaktadır.
Kilo fazlalığı, şeker hastalığı, hipertansiyon ve kalp sorunları gibi fiziksel sağlık problemlerinin yanı sıra, hareket kısıtlılığı da depresyona eğilimi artıran faktörlerdendir. Ayrıca, sosyal fobi ve kaygı bozuklukları gibi psikolojik sorunlar da sıkça görülmektedir. Başarısız diyet denemeleri ve egzersiz girişimleri, bireylerde yoğun öz güven sorunlarına yol açmaktadır.
Toplumun kilolu bireylere yönelik olumsuz tutumları, iş hayatında fiziksel görünümün ön plana çıkması ve bu nedenle kilolu kişilerin tercih edilmemesi, bu bireylerin depresyona girmelerini kolaylaştırmaktadır. Birçok obez birey, bu duruma içsel bir tepki olarak daha fazla yeme davranışı sergilemekte ve bu durum bir kısır döngüye dönüşmektedir; depresyon ise bu döngünün bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Depresyon tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Kişinin kendine güvenini yeniden kazanması, hayatın içinde üretken bir birey olabilmesi için oldukça önemlidir. Ayrıca, bu durum, kilo ile ilgili tedavilere daha kararlı ve cesur bir şekilde yaklaşabilmesini sağlayabilir.
Depresyonun Kilo Üzerindeki Etkisi
Depresyon, özellikle tipik olmayan ya da maskeli formlarında, kilo artışına neden olabilmektedir. Gerginlik, mutsuzluk ve umutsuzluk gibi duygular, bireyleri mutlu olabilecekleri etkinliklerden uzaklaştırmakta ve en kolay yeme eylemine yönlendirmektedir. Özellikle kadınlarda adet öncesi gerginlik sendromu sırasında çikolata ve şeker tüketiminde artış gözlemlenmektedir.
İçe kapanıklık ve enerji azlığı nedeniyle yemek hazırlamak yerine fast-food tarzı beslenme alışkanlıkları, kilo artışını tetikleyen unsurlar arasında yer almaktadır. Depresif dönemlerde isteksizlik ve bitkinlik, egzersiz yapmayı zorlaştırmakta ve bu da kaçınılmaz olarak kilo artışına neden olmaktadır. Fiziksel kaygılar, depresyonu daha da ağırlaştırıcı bir etki yaratabilmektedir.
Antidepresan İlaçların Kilo Üzerindeki Etkisi
Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların başlangıç döneminde, uyum sürecine bağlı yan etkiler nedeniyle tedavinin sıklıkla bırakıldığı görülmektedir. Bireylerin hekimleriyle yan etkileri açıkça konuşmaları daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır. Ancak çoğu kişi, tedavisini terk ederek depresyonlarıyla baş başa kalmaktadır.
Depresyon tedavisi, hasta ve psikiyatrist arasında güçlü bir işbirliği gerektirir. Bu işbirliğinin nedeni, tedavinin genellikle en az altı ay sürmesidir. Altı ay boyunca ilaç kullanacak bireylerin, yaşamlarını etkilemeyecek, günlük işlerine zarar vermeyecek ilaçları tercih etmeleri önemlidir. Her bireyin benzersiz olduğunu unutmamak gerekir; oysa depresyon ilaçları sınırlı sayıda bulunmaktadır. Bu nedenle, tedavi sürecinin başlangıcında işbirliği oldukça önemlidir.
Eğer tedavi sırasında kilo artışı yaşanıyorsa, bu durumu psikiyatristinize bildirmeniz gerekmektedir. Böylece, tedavide yeni ilaç alternatifleri değerlendirilebilir. Depresyon ilaçlarının yan etkilerinden korkmak yerine işbirliğini güçlendirmek daha faydalı olacaktır.
Psikoterapi Nedir?
Depresyon tedavisinde ilaçların yanı sıra psikoterapilerin de önemli bir rolü bulunmaktadır. Psikoterapi, bireylerin duygusal ve davranışsal sorunlarını çözmeyi, ruh sağlıklarını korumayı ve geliştirmeyi amaçlayan psikolojik tedavi yöntemlerinin genel adıdır. Psikoterapinin birçok türü bulunmaktadır ve bu yöntemler, bireylerin tedavisinde etkili olabilmektedir.
Psikoterapi, yalnızca arkadaşlarınızla yapılan bir dertleşme ya da sohbet etme durumu değildir. Bu süreç, bireyin ruhsal durumuna odaklanmasını ve verilen görevleri yerine getirmesini gerektirir. Psikoterapi seansları arasında birey, kendisini değerlendirerek ruhsal durumunu daha derinlemesine incelemelidir. Bu sayede, terapinin başarılı olması mümkün hale gelir.
Psikoterapi, uzmanlaşmış psikiyatrist ve psikologlar tarafından uygulanmalıdır. Ayrıca, depresyon hakkında bilgi edinmek ve eğitim almak da tedavi sürecinde önemli bir yere sahiptir.