2040’a Kadar Karşılaşabileceğimiz Yıkıcı Riskler
Al-Rodhan, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) için yazdığı makalede, 2040 yılına kadar ortaya çıkabilecek üç büyük yıkıcı riski ele aldı. Günümüzde, çeşitli dönüştürücü teknolojilerdeki benzeri görülmemiş gelişmelerle birlikte dünyamız giderek daha fazla birbirine bağlı ve bağımlı hale geliyor. Bu durumun birçok faydası olmakla beraber, önemli riskleri de beraberinde getirdiğine dikkat çekti.
Al-Rodhan, 2040 yılına kadar karşılaşabileceğimiz risklerin “biyolojik tehlikeler”, “siber tehditler” ve “uzay çatışmaları” olduğunu belirterek, bu tehditlere karşı uluslararası iş birliğinin önemine vurgu yaptı.
Biyolojik Tehditler
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını, dünya genelinde sağlık sistemlerini ve ekonomileri ciddi bir krizle yüz yüze bırakmışken, Al-Rodhan, Covid-19’un gösterdiği en önemli dersin, gelecekte ortaya çıkabilecek ölümcül patojenlere karşı daha iyi hazırlıklı olma ve mevcut sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi gerektiği olduğunu ifade etti. Al-Rodhan, Covid-19 sürecinde ülkeler arasındaki iş birliği eksikliğinin, virüslerin izlenmesi ve bilgi paylaşımında belirgin olduğunu belirtti. Gelecekte doğal veya insan yapımı bir virüsün muhtemelen çok daha tehlikeli olabileceğini vurguladı.
Bu tür bir virüsün kökenini tespit etmenin ve yayılmasını engellemenin yalnızca halk sağlığı açısından değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası ekonomik, politik ve güvenlik krizlerini önlemede de kritik bir öneme sahip olduğunu kaydetti. Al-Rodhan, bir sonraki büyük salgında yüz maskeleri ve ventilatörlerden çok daha fazla ekipmana ihtiyaç duyulabileceğini ve bu ekipmanların temini için daha hızlı ve etkili ulusal yanıtlara, aynı zamanda uluslararası iş birliğine ihtiyaç olduğunu aktardı.
Siber Tehditler
ABD’de Hazine, Ticaret ve İç Güvenlik Bakanlıkları gibi birçok kuruma yönelik gerçekleştirilen ve arkasında Rusya’nın olduğu iddia edilen siber saldırılar, Al-Rodhan tarafından gelecekte büyük riskler arasında değerlendiriliyor. Bu tür siber tehditlerin, finansal erime, kritik altyapının çökmesi ve nükleer ile biyolojik tesislerin aksamasına yol açabileceğini belirtti. Al-Rodhan, siber saldırıların devletler ya da devlet dışı aktörler tarafından gerçekleştirilebileceğini ve bu durumun ciddi sonuçlar doğurabileceğini vurguladı.
Uzay Çatışmaları
Oxford Üniversitesi’nden Al-Rodhan, uzayda artan uydu sayısı, özel sektörün uzay yarışına katılımı, devletlerin güç politikaları ve ekonomik rekabetin, uzayı giderek daha çekişmeli ve rekabetçi bir alan haline getirdiğini belirtti. Uzay çöplüğünün hızla büyümesi ve uzayın askerileştirilmesi, potansiyel riskler ve çatışmalar için önemli bir tehdit unsuru olarak değerlendiriliyor. Al-Rodhan, son yıllarda kamu ve özel sektör aktörlerinin uzay teknolojileri ve altyapısındaki egemenliklerini artırmaya çalışmasının, uzayı daha tartışmalı bir hale getirdiğini savundu.
Birçok devletin “Uzay Kuvvetleri” kurması ve Uydu Karşıtı Silah Testleri (ASAT) gerçekleştirmesi, uzayın askerileştirilmesine yönelik somut örnekler olarak gösterilebilir. Al-Rodhan, insanlığın sivil uçuşlar, mobil telefon, internet, GPS ve tele-tıp gibi günlük yaşam için giderek daha fazla uzaya bağımlı hale geldiğini vurguladı. Devletlerin uzay bağlantılı sistemlere olan bağımlılığının arttığını da ekleyerek, bu durumun gelecekte daha büyük çatışmalara yol açabileceğini ifade etti.
