1-7 Ekim Dünya Emzirme Haftası Etkinlikleri
Başkent Ankara’da ‘1-7 Ekim Dünya Emzirme Haftası’ dolayısıyla, Hacettepe Üniversitesi ile Emzirme ve Anne Sütü Gönüllüleri Derneği tarafından düzenlenen ‘1’inci Uluslararası Emzirme Gerçeği Kongresi’ gerçekleştirilecek. Bu kongrede, anne sütünün önemi detaylı bir şekilde ele alınacak. Anneler arasında ‘süt doktoru’ olarak bilinen Dr. Tomris Cesuroğlu, 3 Ekim’e kadar sürecek olan bu kongreye katılmak üzere Ankara’ya geldi. Dr. Cesuroğlu, Perşembe günü ücretsiz olarak düzenlenecek olan ve Sağlık Bakanlığı’nın da destek verdiği ‘6’ncı Ulusal Emzirme Haftası Sempozyumu’nda annelerle bir araya gelecek.
Dr. Cesuroğlu, emzirme sürecinin önemine dikkat çekerek, bebeğe bir kez bile mama vermenin, emzirme sürecini olumsuz etkileyebileceğini vurguladı. İlk çocuğunda emzirmeyle ilgili zorluklar yaşayan Dr. Cesuroğlu, ikiz bebeklerine hamile kaldığında yerli ve yabancı bilimsel kaynakları takip ederek bu alanda derinlemesine bir uzmanlık geliştirdi. Şimdi ise, edindiği bilgi ve deneyimleri annelerle paylaşmak için sabırsızlanıyor.
‘Emzirme, En Sağlıklı ve Ekonomik Beslenme Yolu’
Emzirmenin, anne ve bebek arasındaki bağı güçlendiren bir süreç olduğunu belirten Dr. Cesuroğlu, “Bebeğiniz için dünyadaki en sağlıklı besin, anne sütüdür. En sağlıklı ve ekonomik beslenme yolu ise emzirmektir. Ancak, ‘Biraz mamadan bir şey olmaz’ veya ‘Sütüm çoğalınca bırakırız’ gibi düşünceler, bu sürecin olumsuz bir başlangıcıdır,” şeklinde ifade etti. Dr. Cesuroğlu, anne sütü ile mama arasındaki farkı açıklayarak, “Biberonla mama vermeye başladığınızda, büyük olasılıkla kısa süre içinde (ortalama 2-3 ay) bebeğiniz tamamen mama ile beslenmeye dönecektir,” dedi.
Anne Sütü ile Mama Arasındaki Fark
Anne sütünün sindirilme süresi ile mama arasındaki farkı detaylandıran Dr. Cesuroğlu, “Anne sütü, yarım saatte mideyi terk edip bağırsaklara geçerken, mama mideden bağırsaklara geçişte 2 saati bulabiliyor. Bu durum, mama alan bebeğin daha geç acıkmasına ve bir sonraki emzirmeyi normalden daha geç istemesine neden olur,” dedi. Ayrıca, bu durumun memelerin süt üretimini de etkilediğini belirtti: “Memeler, ‘Demek bu bebek, verdiğim sütle doyuyor; o halde daha az süt üreteyim’ düşüncesiyle daha seyrek süt üretmeye başlar,” diye ekledi.
Yenidoğan dönemindeki bebeğin geç acıkmasının iyi beslendiği anlamına gelmediğini vurgulayan Cesuroğlu, “Yenidoğanların bağırsakları henüz yeni çalışmaya başlamış durumdadır. Bebeğin ihtiyaç duyduğu besinleri sindirip emebilmesi için sık sık beslenmesi gerekmektedir. Ayrıca anne sütünün besleyicilik değeri, her açıdan mamaya göre çok daha yüksektir,” ifadelerini kullandı.
‘Bebekler Doğduklarında Emmeyi Bilir’
Bebeğin meme emme tekniği ile biberon emme tekniği arasındaki farkları da açıklayan Dr. Cesuroğlu, “Bebekler doğduklarında refleks olarak emmeyi bilirler; ancak sütü en verimli şekilde nasıl alacaklarını, anne memesini emerek öğrenirler. Bu süreçte anne için de bir öğrenme süreci söz konusudur,” dedi. “Bebek, açlık ve doygunluk işaretlerini zamanla öğrenir. 2-3 aylık bir bebek, artık nasıl süt içeceğini öğrenmiştir. Biberonla emmek ise çok daha kolaydır,” diye ekledi.
Dr. Cesuroğlu, bazı durumlarda acilen mamaya başlanması gerektiğini de belirtti: “Eğer bebeğinizin kilo kaybı yaşıyorsa veya ağır dehidratasyon söz konusuysa, mamaya hemen başlamanız gerekebilir. Ancak bu durumda da mutlaka doktorunuza danışmalısınız,” diyerek sağlık açısından gerekli önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı.
